Murat Güçlü
Murat Güçlü COĞRAFYAMIZIN KADER YILLARI

COĞRAFYAMIZIN KADER YILLARI

Tarihin akışını hızlandırdığı dönemleri yaşıyoruz. Anadolu, Balkanlar, Kafkasya, Türkistan ve Ortadoğu… kaderlerini kendileri mi belirleyecek yahut küresel emperyalist güçlere teslim mi olacak… bu büyük mücadele tüm hızıyla sürerken yanımızda durması gereken dost ve kardeşlerimizden gelecek ihanetler hem mücadeleyi güçleştirecek hem de yüreğimizde onulmaz yaralar açacaktır.

Son birkaç asırdır sürekli kaybeden ve parçalanarak küçülen siyasi idaremiz, birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmesi ve Türklerin anadoluya hapsedilmesi ile tüm Balkanlar Kafkaslar ve Ortadoğu'nun emperyalizmin boyunduru altına girmesi ile neticelendi.

Anadoluya sıkışan Türkler ise her ne kadar siyasi bir işgal altında bulunmasa bile zihni, ekonomik, siyasi ve kültürel baskı altında tutuldular.

Türkiye baskı altında dahi kendini toparlamayı, ekonomik olarak güçlenmeyi, bölgesinde güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmayı başardı. Yeterli olmamakla birlikte nüfusu, ekonomik büyüklüğü, yetişmiş insan unsuru, ordusu ve hepsinden önemlisi siyasi sınırlarının ötesine bakmaya ve dünyadaki sömürüye karşı çıkma potansiyeline sahip olması Türkiye'yi durdurulması gereken bir düşman haline getirmektedir. Son yıllarda kimsenin tesadüf olarak açıklayamayacağı yaşadığımız olaylar bu baskının tezahürleridir. Türkiye'nin direncinin kırılması demek coğrafyanın en az 100 sene daha acıyla kanla gözyaşıyla iç savaş ve düşmanlıklarla sömürülmesi demektir.

Birinci Dünya Savaşı sonrası atomize edilerek sömürülen coğrafyamız 100 sene sonra yeniden daha da küçük parçalara bölünme ve emperyalizme karşı en ufak bir direnç noktası tutturamama tehlikesiyle karşı karşıya.

Irak'ın kuzeyinde Barzani tarafından gündeme getirilen referandum sonrası bağımsızlık talepleri Türkiye'yi baskılamak ve direncini kırmak için yapılan en büyük hamlelerden biridir. Özellikle Kerkük gibi Türk Yurdu olan bir bölgenin referandum ile bu yapısının değiştirilemeye çalışılması geleceği karanlık bir savaşı tahrik etmektedir. Türkiye ısrarla savaşa sürüklenmeye çalışılıyor. Suriye ve Irak bölgelerinde süren kaotik ortama Türkiye'nin çekilmesi ve on yıllarca emek emek edindiği gücü heba etmesine çalışılıyor. Referandum sonrası kurulacak yapının ikinci bir İsrail olacağı hatta İsrail'in vaat edilmiş topraklarına kavuşması için bir basamak olacağı yıllardır dile getiriliyor.

Özellikle Türkiye'de yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın açık ve net olarak Batıya karşı Türkiye'ye olan desteklerini göstermeleri gerekmektedir. Şunu hepimizin anlaması gerekir Türkiye kaybederse sadece Türkler kaybetmeyecek, Kürtler de kaybedecek, Araplar da kaybedecek, İran da kaybedecek….. direnci kırılmış bir Türkiye sonrası bu coğrafyanın kazananı olmayacak.

Tarihin akışının hızlandığı ve bazılarının Tanrı’yı kıyamete zorladığı bu zaman diliminde herkes tarafını açıkça belirlemek durumundadır. Bitaraf olanın bertaraf olacağı zamanlardayız…

Bu coğrafyanın asli sahipleri er ya da geç kendi kaderlerini tayin edecek güce erişeceklerdir. O gün geldiğinde tarih herkesin bugünkü safını ve yaptıklarını yargılayacaktır. Türkiye'ye güvenenler, Türkiye'nin yanında olanlar hem bu güç savaşını kazananların safında yer alacak hem de vicdanen huzurlu olacaklar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi