Ömer İnal
Ömer İnal Geciken Adalet

Geciken Adalet

Geçtiğimiz günlerde, HDP’li siyasetçilerin hendek siyasetini savunup, kutsayan ve alenen ayrılıkçı söylemlerle, vatanın bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedefleyen yaklaşımı nedeniyle hem devletin zirvesi tarafından ağır biçimde eleştirilmiş, hem de gerekli yargı mercileri tarafından haklarında soruşturma açılmıştı…

Yaşanan bu gelişmelerin ardından söz konusu kişilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme geldi. Konuyla ilgili düşüncelerini belirten bazı kişiler ise, bahsi geçen HDP’li siyasetçilerin yargılanması ve cezalandırılmasının Güneydoğu’daki gelişmelere katkısı olmayacağı gibi daha da derinleştireceği tarzında açıklamalar yaptı. Hatta içlerinde muhafazakâr yazarlarından olduğu bazı kişiler, bahsi geçen kişilere daha esnek davranılarak ileride daha sıkıntılı olacak gelişmelerin önüne geçilmesi yününde fikir beyan ettiler…

Bu söylemlerin anlamı ise, en kısa tarifiyle işlenen bir suça karşı kayıtsız kalınmasının istenmesidir ve adaletin işlememesi ve geciktirilmesinden başka bir şey değildir.

HDP’li Selahattin Demirtaş’ın, 6-8 Ekim olaylarını ‘’sokağa çıkın’’ sözleriyle ateşleyip 50’den fazla kişinin hayatını yitirmesine sebep olmasının hesabı sorulmamış olması, kendisinin bu tür olaylarda daha sorumlu davranması yönünde hiçbir etkisi olmamış bilakis hesap vermeme hoyratlığı kendisini daha da cesaretli hale getirmiştir… Peki, bu şekilde daha kaç kişinin hayatına mal olacak sözler sarf etmesine müsaade edilecek? Daha kaç Yasin Börü’ler vahşice katledilecek ki, o zaman yargı önünde hesap verme zamanı geldi denilecek?

Güneydoğu’daki sorunların derinleşmesini önlemek için, alenen suç işleyenlere karşı esnek davranmak, onları bu konularda daha cüretkâr olmalarından başka bir fayda sağlamadığı aşikârdır. Nasıl ki, çözüm süreci kapsamında aşırı müsamahanın bölgeyi silah deposu haline getirdiği gerçeği ortada ise, bu tür ayrılıkçı ve teröristleri öven söylemlerinde kimden gelirse gelsin müsamaha göstermeksizin gereğinin yapılması, artık bir zorunluluk halini almıştır.

Ayrıca tüm bu yaşananlar ve tartışılan bu konular kamu vicdanında derin yaralar açacak bir mahiyet teşkil etmektedir. Ülkemizin bir bölgesini adeta Suriye’ye benzetmek isteyen, o bölgeyi hendeklerle barikat ve tuzaklarla yaşanılmaz hale getiren terörist grupları destekleyerek alenen ihanet eden bir siyasetçinin, her ne saikle olursa olsun, yargılanmasının devlet tarafından esnek davranılarak önleniyor/geciktiriliyor olması hiçbir vatandaş nezdinde kabul görecek bir tavır değildir.

Yaşanılan bu durum, bölgede teröristlere karşı yürütülen operasyonlarda şehit olan güvenlik güçlerimizin aileleri bakımından da vicdanları yaralayıcıdır. Bir yanda evlatları şehit olan ana-babaların, eşlerinin üzüntüleri henüz taze iken diğer yanda teröristleri arkalayan, öven siyasilerin TV ekranlarından fütursuzca devlete meydan okuyan tavırları, acılı yüreklere yeni yeni kor ateşler düşürmektedir.

Terörle mücadelenin kesin bir başarıya ulaşması için, teröristlerle silahla mücadele, terörü destekleyen zihinlerle de hukuki mücadele şarttır. Kamu kurumlarında çalışıp teröre maddi-manevi destek veren kişilerin tespit edilip görevlerinden uzaklaştırılıp yargılanması önemli bir kırılma noktası olacaktır.

Bölge halkı son yıllarda devletin şefkatli yüzünü gördüğü kadar, devletin bükülmez bileğini, yenilmez gücünü de, teröristlere karşı her zaman yanında hissetmeli ve güvenmelidir. Bunun için gerekirse daha çok sayıdaki askerle bölgenin terörist unsurlardan bir an önce temizlenmesi gerekmektedir.

Rabbim devletimize zeval vermesin,

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi