Gayret kapısından girenlerin şehitlik yolculuğu
Türkiye’miz, yüreklerin dayanmayacağı bir acıya şahit oldu 13 Mayıs akşamı. Manisa Soma’da bir maden ocağında çıkan yangın, yürekleri kor etti.
Bu yazının kaleme alındığı saatlerde 282 madenci maden ocağında hayata veda ederek berzah âlemine göç etti.
Temennimiz, içerde kalan gayret sevdalılarının sağ-salim dışarı çıkmalarıdır. Rabbim, onların üzerinden yardımını esirgemesin.
‘Ateş düştüğü yeri yakıyor ve ateş düştüğü yüreklerde derin yaralar açıyor.
Elden ne gelir, bilemiyorum. Acı, hepimizin acısı ve ‘paylaşıyoruz’ demekle paylaşabiliyor muyuz, onu da bilemiyorum.
“Yıkılası viranede evlâdüıyal var” diyen eskiler, babaların aile için ortaya koydukları fedakârlığın Allah’ın rızasını gözeten iman sahiplerine nasip olduğunu da söylemeye çalışmışlardır bu söz ile.
Kulluğun onda dokuzunun helal rızık mücadelesinden ibaret olduğunu söyleyen büyükler de aynı hassasiyete işaret etmektedirler.
Yüzüne sürdüğü kömür karası ile kalbini parlatan madenci, helal kazancı ile başa taç edilecek insandır.
İşine gayret kapısını açan madenci, 13 Mayıs akşamı ömür kapısını kapatarak çıktı madenden ve dünya yolculuğu sona erdi.
Hayatını hiçe sayarak yerin metrelerce altında hayatını kazanan ve son yangında hayata veda eden maden ustaları, bu milletin sabır kesesine yeni bir hesap açmışlardır.
Eşi için, evladı için hayatından olan bu insanların fedakârlığı, inanıyoruz ki, Allah nezdinde karşılıksız kalmayacaktır.
Kendilerine ikramların en güzeli ile muamele edilecektir. Buna sonsuz inanıyoruz.
Bu uğurda hayatını veren canlara ikram edilen lezzetin de şehitlik olduğu hepimizin malumudur.
Eşinin, evladının iaşesi için evinden çıkan ve evine geri dönen babanın mükâfatı, kazanılmış Allah rızasıdır.
Evine dönemeyen babanın mükâfatı ise şehitlik mertebesidir. Bu mertebenin kıymetini anlatmaya bilgimiz yetmez.
Sözün bittiği yerdeyiz.
Ne mutlu o şehitlere…
Ne mutlu Soma’daki madenden çıkamayan gayret sevdalılarına…
Ne mutlu işine karşı gayret kapısını açmış serdengeçtilere…
Son yazımızdaki terennümlerimizden biri şu idi: İşçiye ekmek kapısı açan işveren kadar, işine gayret kapısını açan işçi de kıymetlidir.
Gönül isterdi ki, bu gayret sevdalıları böyle göçüp gitmesin. Alınması gereken bir tedbirin ihmalinden dolayı bu olayın yaşanmış olması durumu, daha acı neticeler doğurmaya gebedir.
Dileriz, bir ihmal bu neticeye götürmüş olmasın. Böyle bir durum, işçiye ekmek kapısı açan işverenin azizliğine halel getirecek bir durumdur ve işine karşı gayret kapısını açan işçiye yapılabilecek en büyük vefâsızlıktır.
“Takdir tedbiri bozar” derler ve doğrudur. Ama esas olanın tedbir olduğu da hepimizin malumudur.
İşleyen bir kaderin olduğunu da unutmamak gerekir.
Madencileri berzah âlemine göçüren bir tedbirsizlik, işveren açısından kolay katlanılacak bir vicdan azabı değildir.
Zor günlerden geçen bu milletin huzuruna kasteden bir sabotaj ihtimalini düşünmek bile istemiyoruz.
Rabbim böyle bir acıyı Türkiye’mize bir daha yaşatmasın.
Hayatını kaybeden madencilerimize Rabbim rahmetiyle muamele etsin ve mekânları cennet olsun.
Milletimizin başı sağolsun.
Duânızı eksik etmeyin efendim.