Fitre ve Fidye
Fitreyi hepimiz duymuşuzdur aslında. Ama ramazan dışında pek duymamış olabiliriz. Çünkü fitre sadece ramazanda verilir. Fitrenin ne anlama geldiğini birlikte öğrenelim. Fitre ile fidye halk arasında genellikle çok karıştırılır. Aslında çok basit ama kesinlikle bilinmesi gereken konulardır. İnsan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen Müslümanların, fakir ve muhtaç kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır.
Fitre ne zaman verilir? Fitre 12 ay boyunca verilmez. Belli zamanı vardır. Fitrenin vacip olma zamanı Ramazan Bayramının birinci günüdür. Bayram günü veya daha sonra da verilebilir. Ancak, en faziletlisi bayramdan evvel verilmesidir. Fakirlere yapılan yardımlar neticesinde sevinen çocukları görünce insan o kadar mutlu oluyor ki bu duygu anlatılmaz yaşanır. Onların acılarını paylaşmak kadar güzel bir duygu yoktur herhalde. O masum evlatların gözlerindeki parıltıyı görünce içine koyası geliyor insanın. Filistindeki çocuklar geliyor gözümüzün önüne. Onlardan yardımlarımızı esirgemeyelim inşaallah.
Zekât verilebilen kişilere fitre ve fidye verilebilir. Bu konu Tevbe suresi 60. ayette açıklanmıştır. Bunlar;
1) Fakirler: Mal varlığı olsa da dinen zengin sayılmayanlar.
2) Miskinler: Hiçbir mal varlığı olmayanlar.
3) Zekât toplamakla görevlendirilen memurlar.
4) Müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler.
5) Esaretten kurtulacaklar.
6) Borçlular: Borcunu ödeyeceği maldan başka nisab miktarı malı bulunmayanlar.
7) Allah yolunda cihad edenler.
8) Zengin bile olsalar yolda kalan ve parasını kullanamayanlar.
Şimdi gelelim fidyeye. Fidye, bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir. Dinî bir terim olarak fidye, oruç ibadetinin eda veya kaza imkânının kalmaması sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddî bedeli ifade eder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi fakihlerin büyük çoğunluğuna göre vâcip, Mâlikîler'e göre ise müstehaptır.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” (el-Bakara,2/184) buyrulmaktadır. Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39).
Rabbim verdiğimiz bütün fitre, fidye ve sadakalarımızı kabul eylesin. Ramazan kurtuluşumuza vesile olsun. Amin.