Ey Android Mahkûmları
Ceplerinde cep telefonu olmasından dolayı coşkulanan ve gaza gelen biz son çağ mağdurları… Mağdur değiliz mi yoksa? Eskiyince değiştirdiğimizi sandığımız modeller arkamızdan ne diyecekler? Yok, öyle değil oysa artık bizler modeller arasında değişiyoruz, evet cep telefonları bizi zamanı gelince yeniliyor.
Beni cep telefonuna “andoridsiz” diye kaydeden siz şımarık çocuğu medeniyetin. Size ne denir ki, hangi vasıf beni cep telefonu rehberinizden siler ve hangi yönüm sizin listenize girer? Size ancak derinliksiz, sığ, kör ve dilsiz denir.
Hayatı kolaylaştırdığını iddia eden dünya markaları, çıkardığınız zorlukları ölçmeye, sıralamaya kalksam şatonuza yol olur. Kan emici vampirleri ve onların erişilmez şatolarını siz soktunuz hayal dünyamıza, kendinizi anlatmış olacağınızı ne geç öğrendik…
Direnmek düştü payımıza ve direnişim söz oldu sazıma. Lakin direnişimden yola çıkarak kaba gürültüye getirdiniz direncimi. Daha ne kadar direnirim bilmiyorum büyük bir alış veriş merkezine gitmemeye.
Alamadığım cep telefonunun fakiri olarak ben, sizin kurduğunuz düzende üç beş kuruş fazla kazanmanın peşine düşerek, verdiğiniz kredi kartına yaptığım taksitleri ödemek “vaat” ettiğiniz kolaylığı katlayalı çok oldu.
Var olmayı daha çok tüketmeye, mutluluğu geçici haz ve zevklere değiştiğimizden beri, içimizdeki sıkıntı bitmedi. Stres dediniz buna, panik atak dediniz. Kendi ürettiğiniz hastalıklara verdiğiniz ilaçlar, gönderdiğiniz doktorlar çare olmak yerine sizin çarkınıza yamadı bizi. Yamalanmak dokunmadı değil, lakin ceplerimizde androidli cep telefonlarımız vardı ya, bakmadık ötesine.
Nasıl bir yarışın içine girdik ve hangi yarışta birinci olacağız? Biliyorum sizin düzenlediğiniz ve birinciyi önceden belirlediğiniz yarışta bizim kürsüye çıkma imkân ve şansımız olmayacak. Siz ey paranın, gücün, servetin ve insan harcamanın çılgın çocukları, kurduğunuz bu değirmenin suyu da rüzgârı da biziz gel gör ki yakıtı olmaktan başka ne bıraktınız bize sistemin…
Harcamak demişken, kaçımızı kaç kuruşa satıyorsunuz ha! Bedenimden önce ruhumu çalmak ve hırpalamak için ne kadar uğraş verdiğinizi görmediğimi mi sanıyorsunuz. Bilmediğimden, gücümün yetmediğimden değil size karşı duramadığım, takdir edilen zaman gelmediğindendir. Bir uğraş ve çabanın içinde oluşum sizi ne kadar rahatsız ediyor biliyorum, işte bu yüzden yazıyorum.
Evet, benim cebime cep telefonu koyan ve o cep telefonunu sizce uygun zamanı gelince değiştirmek zorunda kalan ben yine sizin icadınız olan o cep telefonu rehberine isminizi yazmıyorum.