Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Enfodemi pandemiden daha tehlikeli!

Enfodemi pandemiden daha tehlikeli!

Sosyal medya mecralarında paylaşılan yalan haberler, gerçekliği olmayan verilerle organize karalama faaliyetleri, ırkçılık ve nefretin körüklenmesi, siber zorbalıklar ya da dolandırıcılıklar artık çok büyük bir sorun haline geldi.
 
Bu sorun aslında sadece ülkemizin uğraştığı bir vaka değil. Birçok ülke sosyal ağlar kaynaklı bu gibi suçlarla mücadele etmeye çalışıyor. Pek çok ülkede bu konularda yasal düzenlemeler ve sert yaptırımlar bulunuyor.
 
Ülkemizde de bu konularda çeşitli adımlar atıldı, atılmaya da devam ediyor. Ama düzenlemelerin yetersiz olması nedeniyle sosyal medya ortamında işlenen suçlar genelde karşılıksız ve cezasız kalıyor.
 
Bunun son örneğini daha dün yaşadık.
 
Twitter’da, Ecem Güçlük isminde bir kullanıcı, yaptığı paylaşımda 22 yaşında olduğunu, İstanbul Sarıyer'de 3 yıl önce 4 kişi tarafından tecavüze uğradığını, 3 yıldır hukuk mücadelesi verdiğini ancak şahısların serbest bırakıldığını öne sürmüştü, yaşadığını iddia ettiği olayları sosyal medya kullanıcılarıyla paylaşmıştı. Binlerce kişi de bu olayı okuyup galeyana gelmiş hem hukuk sitemimize hem de iktidara yönelik avazı çıktığı kadar küfürler etmişti…
 
Ama ne var ki; yapılan incelemelerde Sarıyer'de tecavüze uğradığını söyleyen Ecem Güçlük'ün erkek olduğu tespit edildi. Paylaşımların yapıldığı hesabın tweetlerden 2-3 gün önce açıldığı ve kullanıcısının gerçekte Emre D. adlı kişi olduğu öğrenildi.
 
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, konu ile ilgili olarak önemli bilgiler paylaştı.
 
Yapılan bu paylaşım tabi ki de 'gündem suikastı' amacı taşıyordu. Toplumsal hassasiyetleri kaşıyarak bir siyasal algı operasyonu yapılması amaçlanmıştı.
 
60 bine yakın kullanıcı tarafından yapılan paylaşımlar, farklı platformlarda 35 milyonun üzerinde sosyal medya kullanıcısına erişim sağladı.
 
Gerçekten de bu rakamlar yalanın ulaştığı vahamet açısından son derece dikkat çekici.
 
Şu anda konu hakkında adli mercilerin başlattığı kapsamlı soruşturmanın devam ettiğini belirterek benzer bir örneği de Konya’dan vermek istiyorum.
 
Konya'nın Meram ilçesine bağlı Çarıklar Köyü'nde, 21 Temmuz'da yaşanan bir kavgada 43 yaşındaki Diyarbakırlı Hakim Dal silahla vurularak öldürüldü.
 
Dal ailesi savcılığa verdikleri ifadede, Dal'ın Kürt olmasından dolayı olayın "ırkçı saiklerle yapılan bir saldırı olduğunu" savundu.
 
HDP de olayın 'ırkçı' bir saldırı olduğunu söyleyerek, saldırıyı kınayan açıklamalar yaptı.
 
Fakat olay hiç de öyle değildi.
 
Konya Valiliği resmi açıklama yaparak olayın perde arkasını açıkladı. Valilik, “Olayın Dal ailesinin hayvanlarının köyün tarlalarına zarar vermesi üzerine oluşan bir husumetten kaynaklanan 'adli bir mesele' olduğunu, "etnik saiklerle yapıldığı propagandasıyla konunun mecrasından çıkarıldığını" belirtti.
 
Yani bu olay da pis bir algı operasyonuydu…
 
Öyle bir algı yürütüldü ki. Konya, Twitter’da üst sıralara kadar çıktı. Yapılan tezviratlarla, Konya’da ırkçı saldırı yapıldığına dair bütün insanlar inandırıldı. Bilen bilmeyen herkes inandı, paylaştı.
 
Hem etnik kimliklere karşı hem de Konya’ya karşı nefret tohumları ekildi. Küfürler edildi…
 
Bu nefret tohumlarını ekenlerin başında PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin olması kimseyi şaşırtmasa gerek. Fakat asıl mesele, son günlerde gündemdeki yerini koruyan “FONDAŞ MEDYA” yapılanmasının haberi bu minvalde vermesi ve valilik açıklamasına rağmen herhangi bir düzeltme yapma gereği duymamasıydı.
 
Bu yazıyı yazarken bir kez daha kontrol ettim.
 
Şimdi tek tek isim vermeyeyim ama Google’a “Konya’da ırkçı saldırı” yazdığınız zaman, başta PKK haber siteleri olmak üzere neredeyse tamamen “FONDAŞ MEDYA” sitelerinin algı operasyonu hala olduğu gibi duruyor.
 
Şu anda ülkemiz sadece pandemiyle değil, enfo-demi ile de karşı karşıya kalmış durumda. Bu yalan enformasyonların üzerine çok kararlı bir şekilde gitmemiz gerek. Yeni bir hukuki düzenleme ve ağır cezalar şart.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi