Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci En Büyük Paralelci Kim?

En Büyük Paralelci Kim?

Paralel Yapı kavramının duyulması ile her kesimde bu yapı hakkında kendince bir mekanizma şekli oluştu. İlk duyduğunuz andan itibaren zihninizde oluşan yapının nereye kadar uzandığını, ne kadar gücü olduğunu ve neyi göze alabileceğine dair bir fikriniz var mıydı peki? Hayır. Söylenenlerden yola çıkarak ve gördüğünüz kadarı ile yapıyı çözmeye çalışıyordunuz.

            Bazıları bu yapı hakkında oldukça hoşgörülü davranıyordu, kimisi “ama” ile devam eden cümleler kurarak yumuşatmaya, kimisi politik bir senaryo olduğunu dillendiriyordu. Ne örgütü, silahları bile yok diyenler olduğu gibi, abartmayalım diyenler de vardı.

            Yaşanan o uzun ve korkunç geceden sonra eğer önyargı ve kesin inanç sahibi değilseniz ve kininiz, öfkeniz sizi esir almamışsa şöyle dönüp tekrar sorgulamanız gereken çok şey var demektir.

            Bu girişi şundan naşi yaptık; bazı taraflar ısrarla hakkı hak olana teslim etmek yerine zorlama tevillerle, peşin ve önyargılarla, küçümseyerek, büyük resmi görmek yerine resmi oluşturan parçalarla ilgilenerek pozisyon almaya çalışıyor. Darbeye darbe demeye bile cesaret edemiyor mesela birileri. Bunu söyleyince ısrarla karşı olduğu ve bir türlü hazmedemediği birine olumlu bir övgüde bulunmuş olmaktan kaygılanıyor.

            “Bazı taraflar” kimlerdir sorusu ile karşılanacağımı biliyorum. Ülke içindeki tarafları tespit etmek yerine bu işte, bu ihanette tarafı net olan büyük paralelciyi söyleyeyim.

            Daha önceki yazılarımda sıklıkla özellikle bizim coğrafyamızda olan bitenin bir devletler savaşı olmadığını, çarpışan tarafların örgütler üzerinden istihbarat teşkilatları olduğunu söylemiştim. Büyük senarist ABD bile içindeki istihbarat ve karşı istihbarat mekanizmaları ile yönetilmektedir. Derin bir ABD olduğunu bilmeyen yoktur sanırım ve nerede bir derin lafı varsa orada illa istihbarattan bir el var demektir.

            Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir olağandışı hatta olağan bir olay CIA, FBI, MOSSAD gibi teşkilatlarca takip edilir, gerekirse müdahale edilir ve çoğu zaman bizzat organize edilir. Bunun ispatını isteyenlere biraz Amerikan sineması izlemeleri tavsiye edilir.

            Daha on beş Temmuz gecesi yaşanmadan aylar önce Amerika’da birçok dergi, gazete ve televizyonlar Suriye ve Irak denkleminden yola çıkarak lafı DAEŞ, PKK gibi örgütlerin üzerinden Türkiye’ye getiriyor, artık Türkiye’nin de çizgiye çekilmesi salık veriliyordu.

            Amerikalılar tedbirli olmakla övünür. A planı olmazsa B planı devreye girer düşüncesi Amerika filmlerinin karakteridir. Her şeyin yedeklenmesine öyle alışmışlar ki yedeğin yedeğini hazır ederek acil durumlarda devreye sokmuşlar. Kendi başkanlarına bile her ne kadar sadece filmlerde bile olsa bir yedek başkan ihdas etmişlerdir. Yani dipten tepeye, aşağıdan yukarıya hep yedek yani paralel bir yapı…

            O gece “başarısızlar” başarılı olsaydı ilçelerdeki en küçük devlet kurumundan Genel Kurmaya kadar kimin nereye geleceğini planlamışlardı. “Nasıl olacak bu, hadi canım sen de” diyenlere dönüp bakmıyorum bile. Her kurumda bunların sadık elemanları, kriptolaşmış saklıları yok mu?

            Bu coğrafyada büyük istihbarat teşkilatlarının küçük örgütleri kullanarak büyük bir senaryo oynadığı gerçek… Tiyatro izlemek isteyenlerin bu tiyatroda gerçek mermiler kullanıldığını bilerek salona gitmelerini tavsiye ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi