Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Eğitimde Bardağın Boşu

Eğitimde Bardağın Boşu

Milyonlarca genç, çocuk, minik okula başladı tekrar. İnsan olduğu sürece eğitim de devam edeceğine göre zamanı geldiğinde okullar açılacak, zamanı gelince tatil olacak. Herhangi bir ev yoktur ki bir şekilde okula bağlı olmasın… Kendimiz, çocuğumuz, torunumuz, kardeşimiz en azından komşumuz illa bir okulla ilgilidir. Her aileyi ilgilendiren ve sürgit devam edecek bir eylem olarak eğitimin mutlak iyi, kesin doğru ya da herkesin istediği şekilde olması mümkün değildir.

Bizde eğitim ve öğretim, çeşitli şekillerde, farklı yaş gruplarında ve hemen her düzeyde çeşitlenmiş durumda. Yine de eğitim deyince hemen aklımıza gelen ilk ve orta derecedeki okullardır. Bu okullarla ilgili her yıl yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapılmış olsa da güdük kalan, halledilmeyen noktalar yok değil elbet.

Özellikle ilk ve ortaokul seviyesinde karşımıza çıkan problemlerden biri; velilerin okul tercihinde zorlanmaları olmaktadır. Düz ortaokullarda adrese dayalı yapılan kayıtlar karşısında velinin çeşitli kaynaklardan aldığı bilgi ve yönlendirmelerle başka okula gitmek istemesi sorunlar doğurmaktadır. Veli, yazıldığı okulu beğenmediği ya da başka bir okulun daha iyi olacağını düşündüğü için başka okullar aramaktadır.

İmam Hatip Ortaokullarının açılmasıyla birlikte doğan ihtiyacı karşılamak ilk etapta mümkün olmamış, evinden oldukça uzağa gitmek zorunda kalan küçük öğrencilerin ulaşımı, servisleri problem olmuştur. Normal öğretimin arttırılmaya çalışılması planlansa da yığılmalar okulları ikili öğretime itmektedir.

Zorunlu eğitime geçişin dört yıllık sürece yayılması ilkokullarda branş, ortaokullarda sınıf öğretmeni fazlalığını doğurmuş, kalan sınıflar istemeden de olsa fazlalık sınıf gibi algılanmıştır. Branş öğretmenlerindeki eksiklik ya da fazlalık dengesi bir türlü sağlanamamış, başka okullara görevlendirme ya da ders tamamlama yoluyla o dönemlik çözümlere gidilmiştir.

Sekizinci sınıf sonunda yapılan liseye yerleştirme sınavları son yıllarda sürekli değiştirilmiş, bu değişiklikten oldukça fazla öğrenci olumsuz etkilenmiştir. Okulların açılmış olmasına rağmen nakiller halen devam etmektedir. Bu durum doğal olarak öğrenciyi, veliyi ve okulu olumsuz etkilemiştir.

Okullarımızın da fiziki olarak sorunları halledilip bitmiş değildir. Özellikle hizmetli personeli yok denecek kadar az ve yetersizdir. Oysa temiz ve sıhhi olması gereken ilk yerlerden biri okuldur. Bu ihtiyaç hizmet alımı vb. yollarla çözülmeye çalışılmaktadır.

Güvenlik konusu da okullarımız için mühim bir mevzudur. Okul önleri, bahçesi ve çevresi idare tarafımdan yeterince kontrol edilememekte, gerekli müdahaleler yeterince yapılamamaktadır. Hizmetli ya da güvenlik personeli ihtiyacını okul aile birliği para toplayarak karşılamaya çalışmakta bu da velilerce olumlu karşılanmamaktadır.

Velilerin çoğunlukla test sistemindeki başarıya göre okulu ve öğretmenleri değerlendirmesi, sosyal ve kültürel açıdan yeterli etkinlik yapılmasını engellemektedir. Hâlâ çocukların neye karşı ilgi ve yetenekleri olduğu tespitinde zorluklar ve isabetsizlikler yaşanmaktadır. Eğitimin amaçlarından, en çok bir üst eğitim kurumuna öğrenci hazırlama hedefi önde tutulmaktadır.

Öğretmenlik mesleğinin kariyer bir meslek olmaktan çıkmış olması, toplum nezdinde gerekeni kadar bile olsa itibar ve hürmet görmede zayıf kalması beraberinde bir takım problemleri getirmektedir. Velinin okulu kamu kuruluşu gibi görmemesi, öğretmenin romantik bir saygıyla anılması işin büyüklüğünü ve kıymetini gölgeleyebilmektedir.

Bunca etkinlik ve çabaya rağmen öğretmenler başta olmak üzere okuma alışkanlığının kazanılmaması büyük bir çıkmazdır. Bu çıkmaz hem okula hem öğrenciye hem de veliye boşa gitmiş yatırım olarak dönmektedir.

Yazdıklarımız kısmen ve dar çerçevede yapılan değerlendirmelerdir. Eğitimci bir birey olarak tespite çalıştığımız bu konular başlıkta da belirttiğimiz gibi boş tarafından bakmakla ilgilidir. Bir bardak var ve o bardağın su ile dolmasını istiyoruz, tüm çaba ve değerlendirmeler bu gaye iledir. Başka bir yazıda dolu tarafından da bakmak gerekir elbet…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi