Çöpe gideceğine ucuza satın!
Sevgili okurlar, Ramazan ayının sonuna doğru gittiğimiz şu günlerde gündemimiz ne yazık ki yine gıda fiyatları.
Hayat şartları artık çok zorlaşmaya başladı. Kim ne söylerse söylesin, bu pahalılık vatandaşı hem üzüyor hem düşündürüyor.
Şu anda pazar-market fiyatları el yakıyor. Öyle gönlümüzün çektiği her şeyi zaten alamıyoruz. Çoğu zaman birçoğumuz rafların önünde sadece ürünleri izlemekle yetiniyoruz.
Hatta öyle ki; markete girdiğim zaman kendimi müzeye ziyarete gitmiş gibi hissediyorum. Ne yazık ki birçok vatandaş gibi ben de önce raftaki ürünü inceliyorum, sonra etikete bakıyorum, sonra ürüne bir daha bakıyorum. “Vay bee” diyerek şaşkın şaşkın oradan uzaklaşmaya başlıyorum. Kim bilir, belki de sadece nefsimi köreltiyorum. Geçtiğimiz günlerde de bahsetmiştim, bu duruma artık alıştım sayılır.
Fakat bu konuda acilen bir şeyler yapılması gerektiğini de bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Devletimiz bu konuya ne yapıp edip bir çare bulmalı artık.
Küresel gıda fiyatlarının arttığını elbette biliyoruz! Fakat şu anda yaşadığımız sıkıntılar sadece küresel gıda fiyatlarının artışı ile açıklanamayacak durumda.
Ülkemizde çok büyük fırsatçılık ve üç kağıtçılık dönüyor. Amiyane tabirle, kim kimi nerede tutarsa adeta öpüyor.
Çok üzülerek söylüyorum ki özellikle denetim ve caydırıcılık noktasında işler iyi yürütülemiyor. Cezalar devede kulak, denetimler eksik, beklediğimiz etkili hamleleri henüz görebilmiş değiliz.
Özellikle sebze, meyve, süt ürünleri, bakliyat, yağ, şeker, et ve yumurta gibi temel ürünlerin çok ayrı bir planlamayla ele alınması lazım. Dört kişilik bir ailenin ortalama mutfak giderinin 3 bin TL’nin üzerinde olduğu bir sistemin yürütülebilmesi imkansız. Doğal gaz, elektrik, ulaşım ve kira gibi kalemleri de göz önünde tutarsak şu anki asgari ücretle geçinmek bence mucize. Bunu başarabilen varsa da çok büyük saygı duyarım.
Devletimizin artık sahaya inip bu işe çeki düzen vermesi şart!
Market ve pazarlarda satılamayan ürünlerle ilgili bir düzenleme yapılsa o bile önemli bir iş olur.
Mesela bunun son örneğini Konya’da gördük.
Konya'da boş bir araziye dökülen tonlarca meyve ve sebzeyi gördüğüm zaman benim içim cız etti. Çok üzüldüm.
Erenköy mevkiinde Sille Yolu üzerinde bulunan ve Selçuklu Seyir Tepesi’nin alt tarafında kalan alanda dökülmüş tonlarca sebze ve meyvenin olduğu tespit edildi. Vatandaşlar tarafından konu ile ilgili fiyatların artırılması için böyle bir olayın yapıldığı öne sürüldü. Haklı olarak sosyal medyada tepki gösterildi.
Adnan Menderes Toptancı Sebze Hali Başkanı Adnan Pirinç’in açıklamasına göre, olay akla geldiği gibi fiyatlar zamlansın diye kasten yapılan bir durum değilmiş. Görülen tüm malzemeler kullanılamaz halde olduğundan ötürü atılıyormuş. Başkan Pirinç, “Zaten haldeki her dükkândan çöpler o şekilde atılsa ortaya tonlarca malzeme çıkar” diyerek duruma açıklık getirmiş.
Sayın Pirinç’in söyledikleri doğrudur veya değildir, bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki; o ürünler çöpe atılacak hale gelmeden önce ucuz fiyatla vatandaşa satılsaydı daha iyi olmaz mıydı?
Üstelik benzer görüntüleri İstanbul, Ankara gibi illerdeki hallerde defalarca kez görmüştük. Çok büyük tepkiler de göstermiştik, Konya’da durum diyelim ki masumane, öyle olsa bile yakışmadı. Konya esnafının o ürünleri çürüme noktasına kadar gelmeden önce vatandaşa ya ucuza satmasını ya da ücretsiz dağıtmasını beklerdim.
Adnan Menderes Toptancı Sebze Hali civarına bir toplama merkezi kurulsa da esnafın elindeki ürünler çürümeye yüz tuttuğunda o merkeze verilse, en azından çöpe gitmez de bir kursağa girer.