Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu ‘Büyük ülke’

‘Büyük ülke’

Türkiye’nin gücünü ve büyüklüğünü tam olarak tespit edebilmek için ülkeye dışarıdan, dış politika cephesinden bakmak gerektiğine inanırım. Günümüzün karmaşıklaşan uluslararası ilişkilerinden, iç içe geçmiş dengelerden ve son derece girift menfaat çemberlerinden sıyrılarak doğru değerlendirme yapabilmenin zorluğu ortada olsa da, bu problemli alan aynı zamanda çözümü de bünyesinde barındırıyor.

Dış politikadaki baş döndürücü gelişmeleri takipte zorlanıyoruz. Mesela, geçtiğimiz günlerde ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı almasıyla bu ülke gündemimizi daha fazla işgal etmeye başlasa da gelen haberler şimdilik kaygılanmamızı gerektirecek cinsten değil. Aksine iyimser olmak için o kadar çok sebebimiz var ki: Kırk küsur yıldır sadece acı ve gözyaşı gören ülkenin normalleşebilmesi için Afgan halkının sürücü koltuğuna oturması gerekiyordu. Oturdular. Dost ve kardeş ülke, zor olsa da, normalleşecek.

Oradaki normalleşme, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırmakla kalmayacak, bu ülke ile ilişki kurmak isteyen batılı güçleri ülkemizin kapısına getirecek. Türkiye üzerinden oralarda var olmaya çalışacaklar. Halka dayanan istikrarlı rejimiyle, güçlü ekonomik varlığıyla ve her şeyden önce tarihsel müktesebatıyla güven veren bir ülkeyiz.

Merak ettim ve web sitesi taraması ile Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü telefon ve yüz yüze diplomasisi yoluyla son dönemde hangi devletlerle ilişki kurduğunu öğrenmek istedim. Sadece ilk sayfasını açtığım Basın Açıklamaları kısmındaki veriler şu ülkelerin liderleri ile ilişki kurmuş olduğunu gösteriyor: Filistin, İsrail, Çin, Azerbaycan, KKTC, İran, Bosna Hersek, Özbekistan, Angola, Tunus, Hırvatistan, Bulgaristan, Cibuti, Gürcistan, Nijerya, Senegal, Afganistan, Togo, Sudan, Litvanya, Etiyopya, Rusya, Almanya, Irak, İngiltere, AB, Ukrayna, Kırgızistan, Birleşik Arap Emirliği ve Kongo. İki aylık bir döneme dair listede 30 devlet var ama kimi liderlerle birden çok kez görüşmüş. Hem de ilişkilerin nispeten minimum düzeyde olduğu yaz döneminde.

Balkanlar, Afrika, Ortadoğu, Uzak Doğu, Orta Asya ve Avrupa ülkelerinden hatırı sayılır liderle ilişki kurmuş. Peki, ne konuşmuş? Mutlaka ikili ilişkileri ve üçüncü ülkelere yönelik meseleleri karara bağlamıştır: Belki ekonomik, belki siyasi, belki de insani sorunları çözmüş.

Bu trafik Türkiye’nin bölgesel meselelerin dışına çıkmaya başladığı ve etki alanını ciddi derecede genişlettiğinin önemli bir delilidir: Afrika’daki etki alanı güneye kadar inmiş, Asya’da Çin kapılarına dayanmış, Avrupa’nın tamamını kaplamış.

Bu bölge dünyanın kalbinin attığı, hayati organlarının konumlandığı coğrafyaya tekabül ediyor. Açıkçası, Türkiye burada güçlü olursa, küresel bir güç konumuna erişir. Bunun lamı, cimi yok.

Jeo-stratejik konumu ve tarihsel sorumluluğu bunu gerektiriyor. Tarafsız ve görüşsüz kalamaz.

Kabuğuna çekildiği anda pedal çevirmeden ayakta kalmaya çalışan bisiklet sürücüsü konumuna düşer.

Öte yandan, bundan rahatsız olduğunu çeşitli vesilelerle açık eden, halkından kopuk kişiler ve kurumlar da yok değil. Kapıları kapatalım, ilişkileri sıfırlayalım, içimize kapanalım diyenlerin derdi ülke menfaatleri değil; olsa olsa siyasi veya toplumsal bir takım emellerini gerçekleştirmek olabilir.

Tüm dünyada büyük yankı uyandıran Ayasofya’nın Cami olarak açılışını içine sindiremeyip, ziyaret bile etmeyen şehrin belediye başkanından tutun da her vesileyle nefret dili kullananlarına kadar tüm bu kesimler gelişmelerden rahatsız. 1990 sonrası dönemde Komünizm artığı, işsiz - güçsüz heykeltıraş ve opera sanatçılarına bol bol kaynak aktaran bu kafa, ilişki deyince dar bir yorumla hep kendi ideolojik kardeşlerini düşünüyor.

Oysa o kanal artık kurudu. Nehirleri tersine akıtmak da mümkün değil. İnsanımızın ufku açıldı; büyük düşünüyor artık.

Ülkemiz açıldıkça büyüyecek, büyüdükçe açılacak. Yeter ki ülke olarak birlikte yaşamanın önemi unutmayalım da kardeşlik hukuku içinde hareket edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi