Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Büyük Olabilmek

Büyük Olabilmek

Büyüklük nedir ve kime göre ölçülür? Büyüklüğün ölçüsü ve ölçü aleti hangi birimi esas alır? Büyüklüğün nasıl bir şey olduğunu zıddıyla tarif etmekten başka güçlü bir yol yok sanırım elimizde. Küçük olmayan büyüktür. Kelimelerle oynamayı sevenler, bu cümleden hareket edebilir, küçük-büyük üzerine kelli felli cümleler kurabilir.

            “Biz bu bahsi neden açtık” sorusuna el cevap;  Neden büyük olmak isteriz?  Büyük olmak güçlü olmak demektir, güç ise zayıflığın diğer yanı, zayıflık acizlik demektir, acizlik ise çaresizliği ve nihayetinde mutsuz bir sonu hazırlar.

Bu denklemin düz ve klasik bir teori ile yazıldığı söylenebilir. Doğrudur da nitekim. Dünyevi ve yüzeysel, salt fiziksel bir düşünce ile mutlak fayda ve hesapsız çıkar odaklı bir formül olduğu, hakikati arayanlarca malumdur.

Her büyük olanın güçlü olacağı gibi bir ön kabul, bizi ilkten sınırlamakta ve “büyük” olmanın arzu edilen bir durum olduğuna ikna etmektedir. İkna edilebiliyor olmak, sonraki iknacılara fırsat vermiş olmaktadır. Büyüklüğün nihai hedef olduğuna ikna olmuşsak, güçlü olmak gerektiğini de peşinen kabul etmişiz demektir.

Büyük olmak, neden bu kadar seni rahatsız etti, diye feryat edenlerin varlığından haberdarım. Onlara şu soruyu tekrar sormakla karşı atağa geçeyim; neden büyük olmak isteriz? Küçük olmak bize yakışmadığı için mi, zayıflık göstergesi olarak baktığımız için mi? Büyük olarak güçlü olmak, gücü kontrol edip, gücün iktidarını kullanmak mı büyüklükteki beklentimiz?

Siyah beyaz Türk filmlerinin unutulmaz repliklerinden biridir; En büyük ben olacağım, haykırışı. Elin yumruk yapılarak havada sallanırken, öfke ve hınç dolu ağızdan çıkan bu sert çığırma, insanın sahip olmak istediği imkân ve fırsatın kocaman oluşunu da ifade etmiyor mu?

 Büyük olmak demek küçük olana düşman kesilmek, zayıf olana yaşama fırsatı vermemek, güçsüz olana yol göstermek, ezip geçmek ise ki modern dünya bu büyüklüğü pompalayıp duruyor insanına, bu büyüklüğün cismi ve hacminden başka bir cüssesi, çehresi ve çevresi yok demektir. Bugün büyük olmak için ezmek, daha beteri “ezilenin üstüne basmak gerek” gibi bir gereklilik algısı ve zihin savrulması yaşanmaktadır.

Büyük olmaya uğraşmak, küçüğün elinden tutup birlikte büyümeye matuf bir amaca mebni değildir. Büyük olmaya çalışan herkes “daha büyük” olabilmek için çaba göstermektedir. Kaynak ve imkânları büyük olarak nitelenenler kullanabilmekte “büyük olan” büyüdükçe diğerleri daha küçülüp, güç kaybetmektedir.

Ticaretten iş hayatına, ekonomiden sosyal hayata kadar büyük olabilmek nihai bir hedef olarak alındığından beridir, savaşların şekli, amacı, icrası farklılaşmıştır. Bu büyüklüğün insana fayda getirmesi göreceli ve izafidir. Hakikatle meşgul olup hakiki büyüklüğe ermek, bu olmasa gerek… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi