Murat Can
Murat Can BU ÜLKEDE NELER OLUYOR?

BU ÜLKEDE NELER OLUYOR?

 

İsrail özür diliyor, tazminat ödeyeceğim ve Gazze’ye ambargoyu kaldıracağım diyor.

Terör örgütü geri çekiliyor. Dahası barış diyor, helalleşelim diyor.

Hani terörle masaya oturulmazdı.

Hani konuşulmazdı.

Hani başbakan ülkeyi peşkeş çekiyordu.

Bakın önümüzde İrlanda ve İspanya örneği var.

Bir farkla. Her iki ülkede de muhalefette terör bitsin diye hükümetin yanında durmuştu. Bizim ülkemizde ise muhalefet terörün bitmesi için tek yolu silahlı mücadele olarak görüyor.

İyi ama terörü bitirmek için yapılan müzakereler eğer kanı durduracaksa sorun ne?

Karşımızda insan varsa konuşulamaz mı?

Sen ne istiyorsun? Derdin ne denilemez mi?

Bakın bölücülere pirim veriyor diye suçladıkları Başbakan Kürtlere Misak-ı Milli vurgusu yaptırtıyor. İlginç değil mi?

Öcalan mesajları adeta deklarasyon gibiydi.

Ey Kürt halkı, artık uyandık, bağımsız Kürdistan bizim sonumuz olur, Türk halkıyla birlikte yaşarsak yaşayabiliriz der gibiydi.

Hem bir acziyetin hem de uyanışın ifadesi gibiydi.

Evet. Kürt halkı ve aydınları uyanıyor.

Ortak çıkarların birlikte yaşamak olduğunu görüyor ve birlikteliğe bizde varız diyor.

Söyleyin Allah aşkına, bu bir devrim değil de nedir?

Öcalan’ın mesajlarına tekrar tekrar baktım. Ne demek istiyor diye?

Dikkatimi çeken pek çok konu var. Ancak Misak-ı Milli vurgusu bana çok manidar geldi.

Barzani’nin Erdoğan’a Musul ve Kerkük’ü birlikte yönetelim dediğini biliyorum. Bunun yanında Kuzey Suriye gerçeği de var.

Bütün bu gelişmeler Misak-ı Milli projesinin eksik kalan evresinin bu gün tamamlanabileceği ihtimalini düşündürttü bana.

Kuzey ırak, Kuzey Suriye ve Güney Doğu.

Bir Kürt devletinin başarısız bir proje olacağını gören Kürt önderleri fikir mi değiştiriyor?

Kısacası Ortadoğu yeniden şekillenirken terör örgütü silah bırakırken ve Kuzey Suriye ile Kuzey Irak Türkiye güdümüne girerken nelerin değişmesine gebeyiz?

Ortadoğu’nun sözde lider ülkesi Türkiye yoksa gerçekten özde lidere mi dönüşüyor? Erdoğan’ın Kasımpaşalı damarı birilerini dize mi getirdi?

Her şey olabilir. Ancak bir gerçek var ki, özgüvenimiz yerine geliyor. Ülke olarak millet olarak yürüyüşümüz, duruşumuz değişiyor.

Bütün bu gelişmeler ışığında sonuç ne olacak? Yarın bizi neler bekliyor? Merak içindeyim.

 

ÖCALAN MEKTUBUNDA Kİ YALÇIN AKDOĞAN İZLERİ

Öcalan’ın mektubunu ilk okuduğumda bir uzlaşma metni olduğunu düşündüm. Mektuptaki pek çok ifade sanki Başbakan’ın danışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın kaleminden çıkmış gibiydi. Bu cümleleri paylaşmak istedim.

İşte o cümleler.

·Selam olsun bu uyanış, canlanış ve diriliş günü olan Newrozu en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Orta Asya halklarına…

·Selam olsun yeni bir dönemin miladı ve gün ışığı olan Newrozu büyük bir coşkuyla ve demokratik bir hoşgörüyle kutlayan kardeş halklara…

·Selam olsun demokratik hakları özgürlük ve eşitliği rehber edinen bu büyük yolun yolcularına…

·Zağros ve Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına analık eden

·Dicle ile Fırat, Sakarya ve Meriç'in kardeşidir. Ağrı ve Cudi Dağı, Kaçkar ve Erciyes'in dostudur. Halay ve Delilo, Horon ve Zeybek'le hısım-akrabadır.

·Son iki yüz yıllık fetih savaşları batılı emperyalist müdahaleler baskıcı ve inkarcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara suni problemlere gark etmeye çalışmıştır

·Newroz ateşiyle yüreği tutuşan, meydanları hınca hınç dolduran yüz binler, milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.

·Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.

·İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.

·Zaman ihtilafın, çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanıdır.

·Çanakkale'de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler; Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yapmışlar, 1920 Meclisi'ni birlikte açmışlardır.

·Misak-i Milli'ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyeti'nde ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkum edilen Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir "Milli Dayanışma ve Barış Konferansı" temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya, bilinçlenmeye ve kararlaşmaya çağırıyorum.

·Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşeceğiz.

·Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Can Arşivi