Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Bu da size kapak olsun!

Bu da size kapak olsun!

Bu yılın ilk çeyreği itibariyle G7 ülkelerindeki büyüme ortalaması -1,26, OECD ülkelerindeki büyüme ortalaması ise -1 olarak kayıtlara geçti. 40 ülkeyi barındıran OECD’de büyüme ortalamasının birinci çeyrekte -1 olduğu, dünyanın en önemli 7 ülkesi olan G7 ülkelerinin de ortalama büyümesinin -1,26 olduğu bir ortamda Türkiye’nin yüzde 4,5 büyüme kaydetmesi kim ne derse desin müthiş bir başarı.
 
Bu başarı durupdururken ortaya çıkmıyor tabi ki.
 
Bunda, 10 Ocak itibarıyla Cumhurbaşkanlığı’mızın ve Sağlık Bakanlığı’mızın virüsle mücadeleyi çok ciddiye alması ve tedbirlere çok erken başlaması sayesinde virüsün Türkiye’ye intikalini 10 Mart’a kadar geciktirmesi kilit rol oynadı.
 
Türkiye’nin Ocak-Şubat aylarında ihracatta Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırması, Mart ayının ortalarına kadar bu önemli performansın devam etmesiyle de virüsle ilgili negatif etkiyi Mart’ın sadece 2. çeyreğinde görmesi sayesinde bu gelişmenin sağlandığını ifade etmemiz lazım.
 
Bu konuda kimsenin işkembe-i kübradan sallamaya hakkı yok. Ekonomik anlamda bu süreci en iyi yöneten ülkelerin başında Türkiye geliyor.
 
Pandemi süreci başladığında kimileri Kanada’yı, kimileri ABD’yi, kimileri de Almanya’yı örnek gösteriyordu. Bu ülkelerin neredeyse tamamı vatandaşlarına verdikleri sözleri tutmadılar. Ya da sözlerini tutsalar bile hastanelerdeki, ulaşımdaki, gıdadaki fiyat uygulamalarıyla verdikleri paraları geri aldılar vatandaşlarından.
 
Türkiye hem verdiği sözleri tutarak vatandaşını yalnız bırakmadı, hem tüm dünyaya el uzattı, hem de sağlık hizmetlerinde dünyanın en iyi ülkesi olarak dikkat çekti.
 
Üstüne şimdi de bu başarıların yanına bir de ekonomik başarı eklendi.
 
Bunu ben söylemiyorum, rakamlar söylüyor. ABD -5, Çin -6.83, Fransa -5.37, Almanya -2.3, Belçika -2.76, İngiltere -1.06, İtalya -4.81, Japonya -2.18, Kanada -1.41, Meksika -1.92 oranında daraldı. Euro bölgesi de -3.21 daralmış durumda.
 
Türkiye, bağışıklık sisteminin gücü, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin etkisi ve bilhassa da Bakan Berat Albayrak’ın öncülüğündeki ekonomi yönetiminin aktif çabaları neticesinde 2020 yılının 1. çeyreğinde önemli bir başarı yakaladı. 
 
Türkiye bu süreci nasıl bu kadar sağlam atlattı diye düşünecek olursak. Türkiye; tarımda, gıdada, imalat sanayiinde ve kritik öneme sahip olan özel sektör-kamu hizmet üretimlerini hiç durdurmadı.
 
Bu başarının hiç şüphesiz ki Türkiye ekonomisine küresel anlamda algı olarak pozitif yönde etkisi olacaktır. Bu zinciri sağlam bir şekilde sürdürebilmek bile önemli bir başarı.
 
Düşünün ki, katı kurallar uygulayarak hem virüsün yayılmasını önleyeceksiniz hem de üretime sağlıklı bir şekilde devam edeceksiniz. Bu işleyişi ancak büyük devletler sürdürebilir. Türkiye bunu başardı.
 
Daha dün bunun en güzel örneğini gördük mesela.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi neredeyse haftada bir hastane açılışı yapıyor. Böyle bir dönemde, sadece 45 gün içinde 2 devasa hastane yapıp, biri şehir hastanesi olmak üzere son 1 ay içinde 4 hastane açılışı yapmak öyle her ülkenin altından kalkabileceği bir iş değil.
 
Üstüne hem Suriye’de, hem Libya’da askeri operasyonlara devam edeceksiniz. Ülke içinde vatandaşınızı yalnız bırakmayacaksınız, 93 ülkeye her çeşit yardımı yapacaksınız; bunlar öyle basit işler değil…
 
Peki bundan sonraki süreçte ne olabilir?
 
Virüsü geciktirmemiz ve üretimi devam ettirebilmemiz sayesinde 1. çeyrekte parmak ısırtacak bir seviye yakaladık. Virüsün etkili olduğu 2. çeyrekte ki sonuç illa ki 1. çeyreğin gerisinde kalacak.
 
Bu beklentim küresel piyasanın tümünde gerçekleşecek. G7 ve OECD ülkelerinde 2. çeyrek sonuçlarının da yine daralma, eksi büyüme ortalamasında olması muhtemel. Bu ortalama Türkiye’ye de olumsuz yansıyacaktır fakat tıpkı bugünkü tabloda en tepede Türkiye’nin olduğu gibi, o günkü tablonun en tepesinde de yine Türkiye’nin olacağını öngörüyorum.
 
Türkiye’nin 2. çeyrek performansını olumlu etkileyecek noktalardan birisi de bence Ramazan ayı olur. Zaten normal süreçte de Ramazan ayında belli sektörlerde daralma, belli sektörlerde de hızlı büyüme olurdu. Ramazan ayında ekonomi en çok gıda üzerinden yürürdü. Yine öyle oldu. Bayram harcamaları ve gıda harcamaları 2. çeyreğe olumlu yansıyacaktır.
 
Bu hafta itibarıyla tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de normalleşme sürecinin başlamış olması, hele hele bu hafta itibarıyla 2. çeyreğin son ayında neredeyse bütün sektörlerde faaliyetlerin yeniden başlaması kararı çok önemli bir adım. Sadece virüsle ilgili olarak söylemiyorum, ekonomik anlamda da Haziran ayı çok önemli. 2. çeyreğin büyüme ortalamasını açıkçası Haziran ayı performansımız çok etkileyecek. O yüzden Haziran ayında kolları sıvayıp daha çok çalışmamız lazım.
 
Özet olarak, bu sürecin kazananlarından birisi Türkiye oldu. Hem virüs sürecinde üretimini durdurmadı hem de sağlık bakımından rüştünü ispat ederek güvenilirliğini artırdı. Tedarik zincirindeki sağlıklı işleyişi de Türkiye’nin güvenilir bir ülke olduğunu kanıtladı.
 
Türkiye’nin 93 ülkeye tıbbi yardım yapmasının arka planında aslında ekonomik algı anlamında olumlu bir müdahale var. Türkiye’nin güvenilirlik ve gelişmişlik prestiji bu yardımlarla artırılırken, elde edilen bu ekonomik veriler de pastanın üzerindeki çilek oldu adeta.
 
Bu algının ihracat rakamlarına olumlu yansıyacağı kesin.
 
Ekonomi çöktü, yandık, bittik, mahvolduk diyen felaket tellallarına kapak olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi