Bolu Derebeyliği Vergisi!
Kıymetli okurlar, bugünkü köşemde yine can sıkıcı bir gelişmeden bahsedeceğim.
CHP’li Bolu Belediyesi’nin meclis toplantısında kentteki yabancı uyruklulara yönelik su fiyatlarının dolar kuru üzerinden tahsil edilmesini ve yabancıların nikah ücretlerinin ise 100 bin TL olmasını içeren maddelerin de bulunduğu fiyatlandırmalar, CHP ve İYİ Parti'li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi.
Bolu’da yaşayan ve mekanik sayaç kullanan Türk vatandaşlarından su ücretinin metreküpüne 2,5 TL, yabancılardan ise 2,5 dolar alınacak. Dijital sayaç kullanan Türk vatandaşı suyun metreküpü için 4,5 TL, yabancılar ise 4,5 dolar ödeyecek.
Akıl almaz bir karar…
CHP’li Bolu Belediye Başkanı, hizmet etmek yerine gündemde kalmak için popülist söylemlerle yoluna devam ediyor.
Bu karara doğru düzgün ses çıkaran kimse de yok.
Biz ses çıkarınca da sapla samanı karıştıranların hedefi haline geliyoruz. Ülkemizdeki sığınmacı konusunun ortaya çıkardığı problemleri ben de biliyorum. Ama bu yöntemlerle bu süreç yönetilmez.
Ya birileri de Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza aynı uygulamayı yapsa?
Bu uygulama insan haklarına aykırı!
1942 CHP’sinin Varlık Vergisi ile 2021 CHP’sinin Bolu Derebeyliği Vergisi arasında zerre miskal fark yok.
Neyse ki, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nca (TİHEK) Bolu Belediye Meclisi kararı hakkında resen inceleme başlatıldığı açıkladı.
Hukuk gereğini yapacaktır…
Körfez’de buzlar eriyor gibi
Sevgili okurlar, yazımın devamında iç siyasetten çıkıp dış politikaya dair dikkat çekici bir başlığa daha değinmek istiyorum.
Türkiye, uzun zamandır başta Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere Körfez’deki bazı ülkelerle çeşitli sıkıntılar yaşıyordu. Bu sıkıntıların pek çoğunda elbette Türkiye haklıydı.
Mısır’da yapılan darbeyle başlayan süreç, Katar’ın abluka altına alınmasının ardından Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Kaşıkçı cinayetinin ardından da Suudi Arabistan’la devam edip süre geldi.
Bunların üzerine bir de Doğu Akdeniz’deki güç mücadelesinin ana sebebi olan Mavi Vatan Doktrini, Yemen, Libya ve Suriye’deki savaş hali eklenince, Türkiye kendini çok cepheli bir mücadelenin içinde buldu.
Türkiye, bu cephelerin hepsinde haklı pozisyon aldı. Ona göre siyaset üretti. Ülkemizin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaptı.
Fakat açık konuşmak gerekirse, bu süreçte neredeyse tüm taraflar çeşitli hasarlar gördü. Başta ekonomik ve siyasi olmak üzere bu çatışmaların pek çok sonucu oldu. En fazla kazanç da hasar da Türkiye’nin hanesine yazıldı.
Türkiye, mazlumların hakkını korumada, stratejik konumlara yerleşmede, bölgede söz hakkı elde etmede ve bunun gibi birçok konuda büyük kazançlar elde etti. Ama ticari ilişkiler boyutunda önemli hasarlar da gördü.
Pandeminin ortaya çıkardığı ticari dengeleri de göz önünde tutunca, bu hasarlı ilişkilerin onarılması geldiğimiz süreçte zorunlu oldu.
Uzun süredir buzluğa konulan ‘Türkiye-Körfez ilişkileri’ bu günlerde dolaptan çıkarılma aşamasına geldi. İlişkiler yavaş yavaş onarılıyor.
Bölgedeki dengelerin yerine oturması adına hem Türkiye’den hem de karşı ülkelerden yakın zamanda ılımlı mesajların gelmeye başlaması, ‘Ülkelerin dostları yoktur, çıkarları vardır!’ gibi beylik bir cümleyi yine teyit etti.
Sevgili okurlar, ülkemizin a’li menfaatleri dün başka bir şeyi gerektiriyordu, bugün çok başka bir şeyi gerektiriyor. Dış politikada dengeler hızlı değişiyor.
Mesela kanlı bıçaklı olduğumuz ülkelerden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed el Nahyan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine, bugün Türkiye'ye resmi ziyarette bulunuyor.
Yine geçtiğimiz gün Al Jazeera kanalında bir programa konuk olan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye ve Mısır ilişkileri hakkında ılımlı mesajlar verdi. Diplomatik ilişkileri geliştirmek amacıyla görüşmelerin devam ettiğini vurguladı.
Ben bu hamleleri çok olumlu görüyorum. Ülkemizin çıkarları neyi gerektiriyorsa vakit kaybetmeden yerine getirilmeli. Türkiye’nin, çıkarlarından taviz vermeden Körfez ülkeleri ile iletişimini sürdürmesi daha akıllıca.
Trump ABD’sine bel bağlayan Körfez ülkelerinin, bölgede farklı bir strateji uygulamaya başlayan Biden ABD’si nedeniyle topal ördek haline gelmesi nedeniyle Türkiye’nin eli daha güçlendi.