Biz Ayrı Ayrı Konyayız…
Sosyal Medyanın en güzel sloganlarından biriydi; ‘Cehalet güzel şey, her şeyi biliyorsun!’
Tıpkı benim gibi…
Şu uçsuz bucaksız Bozkırı paylaşamayan hatta kendilerine dar eden Konya Medyasının acınası halinin temelinde ne olduğunu bilmediğimden yüzlerce sayfa yazabilirim örneğin…
…..
-Üzerinde yaşadığımız ve etrafımızı çevreleyen coğrafyanın son yüzyılda en çok ihtiyacı olan şeyin adıdır; “Barış”- Ayrıldığımız hayati birkaç konuyu bir kenara bırakıp birleştiğimiz binlerce konu üzerinde yoğunlaşmaktır ayrıca… Bir çatışmayı görmemek ya da hissetmemek için gözleri kapamamızın bir anlamı yok…
….
Fark ettim ki inandıkları tüm değerler uğruna, - İslam, Ümmet, Büyük Türkiye, vb. - ‘Barış’ dilini kullanması gereken Konya Medyası, bu dili aslında ‘bilmediği’ için kullanmıyormuş.
Bizi ayrılığa iten tüm duyguların esasında şeytani silahlar olduğunun farkındayız… Bu duyguların peşinde koşan her kim olursa olsun, bir süreliğine kazanıyormuş gibi görünse de, sürecin sonunda aslında kaybedeceklerinin de farkında… Hatta daha da ileride bu hislere esir oluşumuzu Huzur-u İlahide nasıl izah edeceğimize şimdiden kendimizi hazırlamamız gerekiyor…
Konya’nın sorunlarına, taleplerine çözüm üreten bir medya öncelikle kendi sorunlarını ‘birlikte’ çözebilmeli, birlikte hareket edebilmeli, aynı dili kullanabilmeli ve aynı hedefe koşabilmeliydi…
Bizler ve onlar kutuplaşması içindeki bir medyanın ya da medya organizasyonunun hangi sorunları çözebileceğini düşünebilir ki…
‘Birliktelik’ duygusunu “İlkokul kitaplarında ki” örneklemelerden bile esinlenerek; “Tek tek sadece cılız bir ses olanların, birlikte ‘Konya’nın avazı’ olabileceğini söyleyerek kazandırılacaksa oradan da başlanabilir…
Bu ayrımcılık, bu nemelazımcılık, bu düşmanlık, bir süre sonra bu ‘Şehri’ nefessiz bırakacaktır…
Birlikte hareket etmeyi başaramayanlar, Bu şehri düşündüklerini de söylemesinler… Komik duruyor…
Aynı çatı altında olma, aynı masada oturabilme, bir konu üzerinde tartışabilme özürlülerin, bu hissiyatlarının temelinde ne olduğunu biliyorlardır umarım… O temeldeki şeyin de şeytandan olduğunu…
Birbirine Saygı duymak, Birbirine Tahammül etmek, Temayüllere saygı duyup ona göre davranmak, omuz omuza vererek hedefleriniz için ya da mesleğiniz için çalışmak, sadece çağdaş dünya kurallarından değil, aynı zamanda bizim en temel değerlerimizden…
….
Bu hayatı müzikal komedi tiyatro gibi gören halimin sorunun çözümünde bir faydası olmayacağına eminim…
Bu ayrı gayrılığı içine sindirememiş, kabullenememiş ve siz ayrı ayrı değil birlikte güzelsiniz deyip kulaklardan tutup birleştirecek bir “inisiyatif” ise, belki…
Sevgi, saygı, tahammül, hoşgörü, birliktelik bizim, kin, nefret, tahammülsüzlük onların geleneği…
Eninde Sonunda geleceğimiz nokta belli… O gün neden bu gün olmasın…
Yarın çok geç olabilir…