Bir gazeteci tutuklandı diyorlar
Uzun süredir ülkenin temel gündemi ekonomi. Döviz, altın kurları, enflasyon, vatandaşın alım gücü vb. gündemin temel maddeleri. Muhalefet cephesi ise ellerinde iktidarı yıpratabilecek çok sayıda argüman olmasına rağmen beceriksiz olduklarından, çapları yetmediğinden işin kolayına kaçıyor. Maalesef yargı mekanizması da bunların ekmeklerine yağ sürüyor. Geçmiş dönemde FETÖ’nün yayın organlarında fink atan sözde gazeteci tutuklanarak bir anda dünya gündemine girdi. Yaptığı şeyin gazetecilikle âlâkası olmamasına rağmen düşünce suçlusu pozu kesen gazetecimiz sayesinde yine Türkiye’de ifade özgürlüğü yok, basına baskı var gibi bildik teraneler tekrar edilir oldu.
Milletvekillerine, bakanlara, kesmediği noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ediyorlar. Kendilerini çok zeki, milleti salak sandıklarından sözde ironi yaptım, hakaret kastım yoktu, yanlış anlaşıldım gibi yuvarlak ifadelerle yırtabileceklerini sanıyorlar. Hâlbuki konuşmayı bir kez dinleseniz Cumhurbaşkanına hakaret ettiği çok net. Fakat yargımızın bunlara istedikleri fırsatı vermemesi gerekiyor. Çünkü amaçları çok net. Bir yandan kendi reklamlarını yapıp diğer yandan da başta Avrupa olmak üzere dünya çapında ülkemizi karalamak. Gazetecilik nedir, ne değildir, hangi ifade hakaret, hangisi ifade özgürlüğüne girer vb. bazı iyi niyetli arkadaşlar anlatmaya çalışıyorlar. Karşıdaki kitle sanki bunları bilmiyor mu biliyor da işlerine gelmiyor…
Bir tane sözüm ona çapsız gazeteci üzerinden yine istedikleri etkileşimi aldılar. Sosyal medyada gündem oldular, muhalif siyasetçiler geçmiş olsun, yalnız değil mesajları falan paylaştı. İki gün sonra bir türbe ziyareti gibi hemen hepsi hapishaneye ziyarete de koşar. Cumhurbaşkanına hakaret elbette cezasız kalmamalı. Yoksa yol olur, önüne gelen seviyeyi daha da düşürür. Lakin bunun cezası da direkt hapis olmamalı. O zaman istediklerini vermiş oluyoruz. Bence yapılması gereken tutuksuz yargılanıp, bir yandan yüksek bir para cezası verip diğer yandan verilecek hapis cezasının denetimde serbestlik karşılığı ertelenmesi olmalıydı. Yüksek para cezasıyla canı yanan sözde gazeteci diğer taraftan beş yıl içinde benzer bir nane daha yiyecek olursa sonucunun hapishane olacağını bilecekti. İşin tekrarlanması halinde gerek yargımızın, gerekse basınımızın eli kolaylaşmış olacaktı. Şimdi ise bir çapsızdan basın kahramanı çıkarıldı(!)
Belli başlı davalar yüzünden sürekli ülkemize baskı kurulmaya çalışılıyor. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş davaları ısıtılarak önümüze sunuluyor. Bu iki ismin neden tutuklu olduklarından ziyade bence sorulması gereken asıl şey neden hâlâ hüküm giymiyorlar. Özellikle Demirtaş’ın hüküm giymesi için sadece ayaklanma çağrısının üzerine onun yüzünden hayatını kaybeden insanlarımız yeter. Fakat nedense bu iki dava ile ilgili nihai karar bir türlü verilmeyip mesele sürekli sıcak tutuluyor. Ülkemizin önünün açılması noktasında bu gibi davaların bir an önce neticelendirilip, gerçek adaletin sağlanması gerekiyor. Mesele çözümsüz bir şekilde ortada bırakılınca işe böyle önüne gelen kafasına estiği gibi çekiştiriyor.
Ülkemiz, yeniden yargı kararlarıyla, basındaki kayıkçı kavgalarıyla şekillendirilmeye çalışıyor. Her türlü olumsuzluğa rağmen iktidarın halkın gözündeki güvenini, desteğini kaybetmediğini görenler eski taktiklere sarılıyor. Bir ana haber sunucusu kendisini muhalefet lideri sanabiliyor. Lafa geldi mi onlardan iyi, tarafsız, bağımsız gazeteci yok. Hazırladıkları haberlere bakarsan ülkede iyi hiçbir şey yok. Ülke batmış, insanlar aç, eğitim, sağlık başta olmak üzere ele alınır bir tarafımız kalmamış. Allah’tan aldıkları reytingin gerçek hayatta bir karşılığı yok.
2023’e son sürat ilerlediğimiz şu zamanda kimsenin hata yapma lüksü yok. Herkes üzerine düşeni yapıp muhalefetin eline malzeme vermemeli. Yoksa FETÖ dostu çapsızlar gazeteci diye ortaya salınır, onun üzerinden gündem belirlenir. Biz de olayın aslı aslında şöyle böyle diye gereksiz açıklamalara girişiriz. İşin başında gereken önlemler alınsaydı böyle lüzumsuz meseleler yüzünden boş yere yazı bile yazmamış olurduk fena mı?