Artık Söz Sandığın

Seçim öncesi son yazım. Pazar günü hepimiz vatandaşlık görevimizi bir kez daha yerine getirerek hem bizim yönetmesini istediğimiz Cumhurbaşkanımızı hem de yasa yapıcı konumunda bizleri temsil etmelerini istediğimiz milletvekillerini seçeceğiz.

Bu seçim ya Türkiye yüzyılının başlangıcı ya da 28 Şubat binyılının hortlaması olacak.

Kimi kimleri seçeceğimize doğru karar vermemiz şart.

Gazeteciler, yazarlar taraf tutmalı mı?

Evet tutmalı… Haktan hakikatten yana olmalı. Hizmet edenden, ülkeyi bambaşka ufuklara eriştirenlerden taraf olmalı.

İyi dans ediyor diye değil, yöneten gitsin de ne olursa olsun diye değil, bana ne kardeşim seccadeden diyen zihniyetle aynı yöne değil; binlerce yıllık tarihin bize biçtiği davanın savunucusu olana vermeliyiz oyumuzu.

Suriye’den bize ne, Libya’dan bize ne, Afrika’dan bize ne, Balkanlar’dan bize ne diyerek daha yüz yıl öncesine kadar bize ait olan coğrafyaları ötekileştirerek batıya selam çakanlara mı oy vereceksiniz?

Yoksa Selçuklu’dan, Osmanlı’dan miras kalan dünyaya huzur getirmek için ilahi kelimetullah üzerine çalışacak ve batının düşmanlığını kazanmış olanlara mı oy vereceksiniz?

…

Ahlaksız kasetler üzerinden birbirlerine operasyonlar çeken, fetö’den miras kalan iddialarla Tayyip Erdoğan’ı yıpratabileceklerini sanan tuhaf bir kitle var hala karşımızda.

Seçim günü yaklaştıkça çirkinleşiyorlar farkında mısınız? Kesin kazanıyoruz, çok öndeyiz falan diye algı yapan güruh neden seçim yaklaştıkça bu kadar agresifleşti ki?

Tabi cevabı belli. Çünkü önde değiller. Özellikle son günlerde anketler Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı şekilde lehine. Millet yıllardır kendisine hizmetkar olmuş olan Cumhurbaşkanını birilerinin tencere tava çalarak patates, soğana feda edeceği düşüncesini sandıklarda ezip geçecek.

15 Mayıs Türkiye Yüzyılının başlangıcı olacak inşallah.

Haftaya Perşembe günü yazı başlığımız da inşallah Başlıyoruz olacak…