Amaç toplumsal çatışma
Sayın Erdoğan ve AK Parti son 17 yılda girdiği tüm seçimleri halkın oylarının büyük çoğunluğunu alarak Türk siyasi tarihinde büyük bir başarı kazanmıştır. Bu kazandığı başarıda özellikle muhalefetin halkın ihtiyaçlarını bilmemesi, halka hizmet yerine eskiden alışık oldukları vesayeti tekrar elde etmeye yönelik olarak politika üretmemesi büyük rol oynamıştır. Özellikle ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Sayın İncenin tabiriyle çıkmışsın yenmiş çıkmışsın yenmiş artık ana muhalefetin politikalarında bir histeri nöbetine girdiğini görmekteyiz. Son olarak batılı devletler İngiltere Amerika, Almanya, İspanya veya Fransa gibi devletler Corona salgınında sınıfta kalması ve tüm dünyanın takdirini toplayan Türkiye’nin Corona mücadelesi özellikle ana muhalefet partisinde kendi tabanını diri tutarak ve Erdoğan’a oy veren kesimle çatışma haline getirmek istediğini düşünmekteyim. Yahu nereden çıktı demeyin ana muhalefet yöneticileri tarafından yalan üzerine kurulu kirli bir oyun sergilediklerini görmüyor musunuz?
Öncelikle ana muhalefetin tüm üst yönetici kadrosu uzun zamandır Sayın Erdoğan’ın Milletin Evi diyerek nitelendirdiği Beş Tepe Külliyesini Saray olarak dillendirmelerinin halk nazarında bu külliyeyi kötü göstermeye çalışmaları, sürekli Saray rejimi söylemleri veya tek adam yönetim şekli diyerek sistemi eleştiren söylemlerinin ana sebebi kendi tabanını diri tutmak ve halk nezdinde Erdoğan ve Ak partiye sunni bir tepki oluşturma çabası olarak düşünülmelidir. Özellikle son aylarda tüm resmi kurumlara ve bakanlara yapılan asılsız iftira ve saldırılar veya diyanet işleri başkanına yapılan saldırılar hemen hepsi Sayın Erdoğan aleyhine onu yıpratmak için yapılan karalama çabaları artık sadece çamur at izi kalsın mantığında yapılan söylemlerden tehdit haline dönüşen bir evreye girmesinin ana muhalefetin asıl amacının toplumsal çatışmayı körüklemek olduğunu düşünmekteyim.
Ana muhalefetin bir sözcüsü, milletvekili, grup başkan vekili veya bir il başkanı gibi hemen hepsi sırayla Erdoğan ve Ak partiyi asılsız yalan ve iftiralarla yıpratma politikasına devam ederken bu söylemlerin son evresi tehdit politikası haline getirmelerinin ve her fırsatta “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değil” diyerek özellikle Erdoğan’ı destekleyen halkın tabanının sinir uçlarına dokunan söylemleri veya basın açıklamalarında tüm bürokratları veya memurları tehdit etmelerinin nasıl bir izahı olabilir. Toplumsal gerginliği tırmandırarak çatışma ortamı oluşturmak.
Hele biri var ki sözde yazar mı desem bilemedim ama tam bir paranoyak olan bir zat bir makalesinde Sayın Erdoğan’a yönelik Makus tarihten kaçış yok başlıklı yazısı ile ana muhalefetin ve fanatik Erdoğan düşmanlarının asıl amacının ne olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Hele ana muhalefet yöneticilerinin darbe söylemleri toplumun damarına basılmaya başlandığını ve her ne şekilde olursa olsun toplumu 12 Eylül öncesi ortaya çıkarılan sağ sol veya alevi Sünni gibi çatışmalar benzeri birbirine çatıştırma çabası olarak görmekteyim. Böyle bir ihtimal var mı dersek bence var veya olabilir tedbiri elden bırakmamak lazım. Ak parti ana muhalefet partisinin tabana yönelik sosyal medya saldırılarını görmüş olacak ki sosyal medya etik kuralları başlığında bir bildiri yayınlayarak tüm teşkilatlarının bu kurallara uyacağını ve diğer partilerinde uymalarını beklediklerini belirterek artık toplumu kutuplaştıran sosyal medyada birbirine acımasızca saldırıların olmaması gerektiğini beyan etmiştir. Özellikle sosyal medyada sahte hesaplar üzerinden Sayın Erdoğan ve kabinesi üzerine asılsız yapılan karalama veya tehditlerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Ana muhalefet partisi bu kurallara uyar mı? varın bu sorunun cevabını da siz verin. Saygılarımla.
