Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu AK PARTİNİN KIRMIZIÇİZGİLERİ

AK PARTİNİN KIRMIZIÇİZGİLERİ

Seçim sonrası yapılan MKYK toplantısının ardından parti adına yapılan açıklamada Ak Parti’nin üç konuda taviz vermeyeceği söylendi. Bunlar; Çözüm Süreci, Paralel yapıyla mücadele ve Cumhurbaşkanının konumunun tartışmaya açılması.

Bunlar sadece Ak Parti seçmeninin değil, tüm toplumun da merak ettiği konular. Çözüm süreci bugünlere kolay gelmedi. Oslo görüşmeleri, İmralı ile temas, ziyaretler ve müzakereler çok zor aşamalardan geçerek mevcut haline geldi.

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Ak Partili siyasetçiler neye mal olursa olsun, Çözüm Sürecinden taviz vermelerinin hele hele geriye dönüşün söz konusu olmadığı ifade ettiler. Uzunca süredir devam eden akan kanın durduğu, çatışmasızlık durumunu milletimiz sevdi. Kim ne derse desin, milletimiz daha fazla şehit kanı, kardeş kavgası görmek istemiyor.

Süreç belki insanımızı rahatsız etmiş olabilir; toplumda belli bir hassasiyet meydana getirmiş olabilir. Bu son derece normal bir durumdur. Kolay mı kırk yıllık ‘davayı’ neticelendirmek. Kolay mı acıları ve yaşanan sıkıntıları yok saymak.

Ama yapmak zorundayız. Millet olarak pozitif enerjimizi bir şekilde faydalı meselelere hasredebilmek adına birileri sorumluluk üstlenmek durumunda idi. ‘Kestane ateşten’ Ak Partili siyasetçiler tarafından alındı. Bundan sonrası kolay artık; kim gelse fark etmez. Etmemesi gerekir; çözümü Ak Parti getirebileceği gibi CHP de MHP de fark etmez.

Seçim sonuçlarını değerlendirenler, paradoksal bir şekilde, Ak Parti eliyle başlatılan sürecin yeterince hızlı yürütülememesinin Ak Parti’ye oy kaybettirdiğini ifade ediyorlar. Kendi elinizle büyüttüğünüz çocuğunuz sizi yeterli görmüyor. Ama bu süreç ayak sürüyen ve silah bırakmaya şart dayatmaya çalışan HDP’nin yelkenlerini şişirebiliyor. Siyasetin işleyiş tarzı ve yöntemi tartışmaya açık anlayacağınız.

Diğer taraftan, Pensilvanya’dan yapılan açıklamalar seçim sonuçlarının kendilerini ziyadesiyle memnun ettiğini gösteriyor. Kanaatimce bu bir erken sevinme durumudur.

Paralelle mücadele bir devlet politikası. MGK’nın bir numaralı gündem maddesi. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne giren bir mesele. Bunu ‘paralel’ kavramının kelime anlamından yola çıkarak söylüyorum. Bir şeyi resmisi, görevlisi, sahicisi, sorumlusu, yetkilisi dururken gayri resmisi, görevsizi, sahtesi, sorumsuzu, yetkisizine yer veremez, yaşamasına imkân tanıyamazsınız. Devlet olmak bunu gerektirir.

O nedenle koalisyonu hangi partiler kurarsa kursun, iktidara kim gelirse gelsin ‘paralelle’ mücadele etmesi hem yasal hem de siyasi bir zorunluluk. Yoksa görevdeki yetkili ve sorumlunun yerine dışarıdan biri karar veriyor anlamı çıkar ki bu da kabul edilebilecek bir durum değildir.

Seçim döneminde verilen sıcak mesajlar, gizli görüşmeler ve ittifaklar ancak seçimi atlatıncaya kadar olmak durumundadır. Kimin iktidarda olduğu hiç fark etmez CHP, MHP veya HDP; hiçbir siyasi parti o yükü taşıyamaz. O kadar büyük bir taahhüdün altına girmek istemez.

Yasalar da buna izin vermez zaten. HSYK seçimleri bir şekilde bunu ortaya koydu. İdare hukuku, statü hukukudur. Yetki yasal anlamda kim tarafından kullanılması gerekiyorsa, onun tarafından kullanılmalıdır. O nedenle hiç kimsenin ‘paralelle mücadele etmek istemiyorum’ deme hakkı ve lüksü bulunmuyor. Bu süreçte yapılması gereken şey, ‘paraleli kullananlarla mücadele’ etmek geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi