Kekimi ye, beni yeme Kemal
İç dış bütün düşmanlarının acımasızca yüklenmesine, 13 yıllık iktidar yıpranmasına, küskünlere, tapelere vs. yüzlerce neden yüzünden iktidar partisi yüzde 9 oy kaybederken, Ana muhalefet partisi oyunu binde bir oranında artırıyorsa, ortada büyük bir sorun var diyemiyor Türk Ulusalcı Solu…
Hatta bir adım ileriye gidip, yüzsüzlüğü ve pişkinliği de ele alıp ‘Demokrasi kazanmıştır’ demecinizi emin olun bu millet yemez… Yese de hazmedemez… Hazmetse de sindiremez…Sindirse bile… Her neyse sandık büyük oranda şekillendikten
hemen sonra Genel Merkez önünde ilk şokla binde birlik artışı zafer ilan eden açıklamanızı Türk Ulusalcıları
yer mi yine emin değiliz? Çünkü bundan önce yediler… Yada yemek işlerine geldi… Çünkü, herkesin bir dayanma sınırı var ama yalakalığın yok… Siz Allah’ın ‘Ak Parti’ye bir lütfusunuz…’ Yani dolaylı olarak ta ‘Türkiye’ye lütufsunuz’ aslında… Seçimlerden önceki bir yazımda bırak bu işleri git ‘torunlarınla’ oyna demiştim…Yanılmışım…Ülkenin sana ve zihniyetine ihtiyacı var, sakın gitme bir yerlere… Bence dua et, Davutoğlu, hükümeti kursun. Kuramazda sen gidersen Ak-Saray’a, Tayyip Erdoğan tüm lavabolarını gösterir sana, altın klozet var mı? yok mu? diye… Ondan sonra alırsın Hükümeti kurma görevini...
AK PARTİLİLERE
Ak Partinin oy kaybını İsmail Kılıçarslan çok güzel özetlemiş… Umarım, dikkate alınır…Asıl yeniden kazanılması gereken kaybedilen Kürt oyları; Orantılı kimseyi küstürmeyecek tavizlerle…İktidara gelmek için değil, Türkiye daha kötü günler yaşamasın diye…
Asıl bahsetmek istediğim, işi duygusallığa vuran Ak Parti gönüllülerine... Sosyal Medya’dan Van’a depremden sonra yapılan evleri paylaşıp insanların nankörlüğünden bahsetmenin, Ak Parti’nin temel felsefesinden tamamen uzak olduğunu düşünmek istiyorum. Bu düşüncenin tamamen insani olduğunu da kabul ediyorum ama depremde evsiz kalanlar için yapılan o evler ya da Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan yatırımlar bir karşılık olsun diye değil, Hak’kın rızası için yapıldı. Ak Parti’ye onca seçim kazandıran temel düşüncenin de bu olduğunu düşünüyorum…
Yapılan hizmetlerin meydanlarda anlatılması ‘hatırlatmak’ içindir… Bu bir savaştır ve savaşta kullanacağınız argümanlara ihtiyacınız var… Hizmetleri anlatmak’da bu argümanlardan biridir…Yoksa ne bir başa kakmadır. Ne bedelini beklemektir. Çünkü bedeli sadece Hak’tan bekleyen bir geleneğin temsilcisi değil miydi Ak Parti…? Kimseye kızmaya hakkınız yok. Her ne şekilde olursa olsun seçmenine,
Milletine kızmak, Halkın kendisini anlamamasından şikayet etmek tek parti dönemi CHP’sinin adetidir…
Kendisini ifade etmek için en acımasız kafirlere defalarca giden
Resulün metodundadır kurtuluşumuz...
AK PARTİLİLERE 2
Google sordum ama orada da bulamadım o savaşı…Bildiğim kadarıyla kısaca şöyle anlatacağım o nedenle; hatam varsa Allah affetsin…
Allah Resulü,Müslümanların kazandığı bir savaş sonrası ganimet taksimi yapar. Kalbi İslama ısınmasını
istediği kişilere ganimetin daha göze çarpıcı şeylerinden taksimediyor… Bu da özellikle Ensar’ımahzun ediyor;
Ancak asla Allah Resulüne ya da başkasına bir şey demiyorlar…
Ancak Allah Resulü anlıyor durumu ve sadece Ensar’ı toplayıp duygusal bir konuşmanın sonunda şöyle diyor, Efendimiz “ Onlar evlerine ganimetlerle dönerken, siz evlerinize Allah Resulüyle dönmek istemez misiniz?” Daha büyük bir ganimet olabilir mi?
Neredeyse tüm savaş alanını gözyaşlarıyla ıslatan Ensar’ın kalkıp Resulün eline ayağına sarılır, af diler düşünceleri için… İşte Konya, yatırımları, projeleri, metroyu, Kop’u, zenginliği her şeyi bir kenara bırakın (ki hiçbir yatırım, proje Davutoğlu oldukça durmayacaktır o ayrı) 7 Haziran gecesi Davutoğlu’nu Ankara’ya
başı dik uğurlayabilseydik ve “kimse yanında olmasa Konya’yı 7’den 70’e insanıyla, dağıyla, taşıyla
toprağıyla hep yanında bulacaksın” diyebilsedik...
‘Ama yüzde 65 oy verdik’
Keşke o gün herkes çıkarlarıyla dönerken sandıktan, biz sadece Davutoğlu’yla dönebilsedik...
TECRÜBEYLE SABİTTİR;
KOALİSYON FELAKETTİR
Diğer tüm pozisyonların felaket anlamı taşıdığı Türkiye’nin sıkıntıya düşmemesi için Ak Parti’nin önünde koalisyon ihtimalleri dursa da, o ihtimallerin tamamının Parti için “Felaket” anlamı taşıdığını düşünüyorum… Örneğin önüne sürülen MHP seçeneği, ‘plan ve projelerin aksamasının ötesinde,’ Çözüm süreci gibi hayati meselelerin çöpe atılması anlamı taşıyor. Seçimlerde sürecin Kürtlere rağmen devametmesinin önemi de anlaşılmış oldu.
Böyle bir koalisyon ayrıca, Ak Parti oy düşüşünün en önemli nedeni olan Doğu ve Güneydoğu kayıplarının daha da büyümesinden başka bir işe de yaramayacaktır… Başta meydanlardan olmak üzere tüm mecralarda olanca gücüyle savaştığı CHP ile bir koalisyon da intihar anlamı taşıyacaktır Ak Parti için…Sanki bugüne kadar mecliste değil de ilk kez bugün girmiş gibi toplumda infiale neden olan HDP ile koalisyon da bir sonraki seçimler için büyük tehlike…
Ayrıca azınlık Hükümeti seçeneğinin de Ak Parti’yi
oyuncak haline getirmekten başka bir amaç taşımıyor… Tüm bunların yanında, Parti yönetiminde ‘Türkiye
onca kazanımdan sonra bir siyasi ve ekonomik krize, maceraya ya da buhrana sürüklemeyiz’ düşüncesinin
hakim olduğunu görüyoruz ki bu da birkaç yönden öyle çok da yanlış olduğunu düşünmüyorum; Birincisi Türkiye, Ortadoğu, İslam coğrafyası değil bir dönem bir gün bile yalnız bırakılmamalıdır… Yeni kazanımları erteleyecek olsakta, eski kazanımlarını kaybetmemeli Türkiye… Büyük oranda kırılan Vesayetin ve Bürokratik mezalim yeniden hakim olmamalı ülkemde… İktidardan düşse de parçalasak diye bekleyen Emperyalistler,
Siyonistler, Lobiler, Teröristler de varken eli kolu bağlanıyor İktidar Partisinin… …..
Daha sayabileceğimiz onlarca neden sebebiyle de koalisyon bile olsa ülkenin Ak Parti iktidarına ihtiyacı var…
Bu gerçeği de göz ardı etmemek gerek…
Ama milyonlarca Ak Partili tüm bu gerçeklere rağmen, şu an, bırakalım iktidar olsunlar, Türkiye kıymetini anlasın Ak Parti’nin düşüncesinde… Çok realist ayakları yere basan bir psikoloji olmamasına rağmen neredeyse bütün Ak Partililerin bilinçaltında yatan arzu bu;
“Onlar iktidar olsun, Vaatlerini yerine getirirlerse Türkiye’de, biz’de kazanırız… Getiremezlerse önümüzdeki
dönem çok daha büyük bir çoğunlukla iktidara geliriz, hatta ondan sonraki tüm seçimlerde… Haklı bir düşünce olabilir, ancak Türkiye bu maceraya atılamayacak kadar kıymetli bir ülke… Ak Parti yönetimi de bunu gayet iyi biliyor…
…..
MHP’LİLERE…
Milliyetçilik bu mudur? Ülke zor zamanlardan geçerken, daha da zor zamanlara girsin, her şey alt üst olsun diye
seçim akşamı bütün koalisyon ihtimallerine kapıları kapatmak mıdır…? Dolar, altın artmış, borsa düşmüş, ekonomi darboğaza girmiş kimin umurunda…
İktidar olmak gibi bir dertlerinin olmadığını da ‘Oyumuzu yüzde 3 artırdık’ diye çektikleri halaylardan anlıyoruz…İstifa etme erdemini göstermesini zaten beklemiyoruz ama üstüne bir de “Ben yokum, siz HDP’yle CHP’yle koalisyon yapın ben ana muhalefet olayım diyerek kendince ‘Şark kurnazlığı’ yapmaya çalışmak pek bir eğreti durdu Bahçeli’nin üstünde…
“Kimse yoksa ben varım. Ben Bu ülkeyi hükümetsiz bırakmam. Ne garibanın hakkını yediririm. Ne bu ülkeye bir zarar getiririm’ diyebilmektir; milliyetçilik sanıyordum. Yanılmışım…
HDP’LİLERE…
Yani ülkemin ikinci faşist partisine… Böyle deyince MHP’liler üzerine alınacaklar hemen. Ama alınmasınlar.
Kastım onlar değil…Emareleri var ama, Top 10’u yapılsa faşist partilerin onlar çok daha gerisinde kalır ,Ana Muhalefet Partisinin.
Ampülü söndüreceğiz diyen Kürt’ler bugünü mumla aramaz inşallah. Önceki seçimlerle bu seçimler arasında bir tek söylem farklılığı yok aslında. Diyanet, İmam Hatip ve Sapıklar hakkındaki acıkmaları bile daha önceki dönemlere dayanıyor…
Ama 1945’te gömülen Nasyonalsosyalizm ülkemin güneydoğusunda yeniden hayat buluyor. Acı… HDP, gösterilenin aksine bu seçimlerde herhangi bir şekilde Türkiye Partisi olmayı başaramamıştır. Hatta Bir Türkiye Partisi olabilmekten daha da uzaklaşmıştır…
Uçurum bir tık daha büyümüştür, ipe sapa gelmez söylemleri, ve Kürtçülükleri yüzünden… Kürt Partisi olma özelliğine bir de Ak Parti’den nefret eden sosyete partisi
olma özelliğini eklemiştir. Tüm başarı bundan ibaret… Batı illerine göç eden Kürtlerin, küçük marjinal grupların ve ülkem herhangi bir kötü duruma düşse dünyanın herhangi bir lüks yerinde yaşamaktan gocunmayacak sosyete dışında kimseden oy alabildiğini düşünemiyorum bu
Solcumu, Kürt milliyetçisi mi, Marksist mi, Leninist mi olduğu belli olmayan Partinin...
PARALELCİLERE…
Her şey bir tarafa… İnsan hayatı böyle; Bazen iyi bazen kötü…Bazen mutlu, bazen huzursuz… Sizin östermeye çalıştığınız gibi kaybedilen bir mücadele yok ama, siz kazanın isterseniz tüm savaşları…Hatta ülke için bir anahtar yapalım ve 80 milyon o anahtarı vermek için Havaalanında bekleyelim…
O 80 milyonun ‘Müslümanım’ diyenlerinin neredeyse tamamı silah zoruyla getirilir ancak havaalanına… Taban coşar, tavan sakinleştirir diye biliyorduk. Ama gördük ki öyle olmuyor… Sosyal Medya’da, cemaat gönüllülerindeki ‘nefsi müdafa’ psikolojisi Tavanda kin, nefret, küfür halini alıyor…
Sizin için önemli değildir belki ama, geceleri sizinkilerin sohbetleriyle coşup gözyaşı dökenlerden en az bir kişi
azaldı… Dinlemelerle, takiplerle, tapelerle Dünya’yı fethetsen ne işe yarar; Kendin dışında bir tek Müslümanın,
mağdurun, mazlumun duasını almadıktan sonra…
Ne işe yaradı, mutlu musunuz sonuçtan…?