Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Aile’nin düşmanı âdet belası!

Aile’nin düşmanı âdet belası!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan etti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 'Aile Yılı'nda vatandaşların hayatına doğrudan dokunacak müjdeler vereceklerini belirtti.

Öte yandan 25 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla oluşturulan Nüfus Politikaları Kurulunun ilk toplantısı de geçtiğimiz günlerde kurul üyeleri ve kurumlardan temsilcilerin geniş katılımı ile gerçekleştirildi.

Genç yaşta evliliği, doğurganlığı ve aile kurumunu teşvik eden politikalar geliştirmenin öncelikli hedef olarak ele alındığı ilk toplantıda demografik yapı, aile ve gençlik fonu, doğum yardımları gibi başlıca konular ele alındı.

Devletimiz sonunda bu işe el attı! Hemen hemen herkesin çok uzun zamandır dile getirdiği ‘aile’ konusu nihayet çok ciddi bir biçimde devlet eliyle de gündeme alındı.

Bu konuda geç kalındı ama zararın neresinden dönersek kârdır.

Genç nüfusu ve güçlü aile bağlarıyla bilinen ülkemiz, özellikle son yıllarda bu özelliğini hızla yitirmeye başladı. Önce geniş ailelerin yerini çekirdek aileler aldı, sonra çocuk yapmayan evli çiftler ortaya çıktı, en sonunda da evlilikten kaçış başladı.

Bunda ekonomik ve sosyal sıkıntıların yanında sosyal medyanın getirdiği bireysellik elbette etkili oldu. Ama ben gençlerin evlenememesinin saçma sapan âdetlerden de kaynaklandığını düşünüyorum.

Yuva kuracak olan gençlerin yolunu açması gereken ailelerin, cahillik ve bağnazlıkla yuva kurmanın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyorum.

Eğri oturalım doğru konuşalım.

Bohçalar, çeyizler, her saat için ayrı kıyafetler, evlenene kadar ve evlendikten sonra yaşanan tüm gösterişler!

Neymiş damat bohçasıymış, neymiş gelin bohçasıymış, yok efendim nişanı gelin, düğünü damat yaparmış. Durun daha bitmedi, evlenme teklifinin bile videosu çekilmeliymiş! Nişana ayrı çekim, nikaha ayrı çekim, düğüne ayrı çekim.

El alem ne der sonra?

Her şey en iyisi olmalı, her ayrıntı herkesin gözüne sokulmalı, herkes kıskanmalı 'vay be neler neler almışlar' denilmeli.

Naciyeler, Cevriyeler kıskançlığından ‘çaaat’ diye çatlamalı!

Eğer bunlar olmazsa düğün anlamsız kalır sonra, düğün dediğinde dibine kadar her şeyin gösterişi yapılmalı.

Ya sonrası!

Sonrası hiç önemli değil ki; borçta boğul, buhrana gir önemsiz. Yeter ki o bohçalar serilmeli, bilezikler şıngırdamalı, yeni her şey gösterilmeli ve havası atılmalı. Sonra da bunların borcunun altına girip işin içinden çıkamayınca yuva dağılmalı!

Ne kadar da mantıklı bir hareket…

İşte bu saçma âdetlerin birçoğu değil mi evliliğin önündeki en büyük engel?

Bakın yakın çevremden örnek vereyim, Altınekin’de şuanda erkekler nişanlılarına telefon almak zorundalar, hemi de İphone 15 Promax’ten aşağısı kurtarmıyor. Normalde aile arasında, dar kapsamda yapılması gereken programlarında bile salon tutulduğunu görüyorum.

Yeni yeni adetler türemeye başladı…

Bu konuda toplum kesinlikle yeniden dizayn edilmeli.

Neyse ki bunların bilincinde olan, aileyi kurtarmak için uzun yıllardır çalışan, yeni yuvalar kuran, yuvaların ayakta durması için çalışan Türkiye Diyanet Vakfı, Mehir Vakfı gibi çok değerli kurumlarımız var.

Sağlıklı ve dinamik bir nüfus yapısının güçlendirilmesi için kamu kurumlarının yanı sıra, medya ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere toplumun her kesiminin desteğine ihtiyaç var.

Biz de bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız, yapıyoruz da zaten.

Geçtiğimiz hafta İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse hocamla ‘Aile meselesi bekâ meselesi’ başlıklı bir haber yaparak biz de aile yılına katkıda bulunmak için kolları sıvadık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi