AB(D) LEHİNE KURGULANAN SİSTEM
Dünya üzerinde meydana gelen, hatta önceden planlaması yapılıp da ortaya çık(artıl)an tüm gelişmelerin başlıca sorumluları ve baş oyuncuları AB(D)’dir[ (AB(D); ABD ile Almanya ve İngiltere’nin başını çektiği AB ülkeleri]. Bu ülkeler ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olmak üzere, ister küresel ister bölgesel isterse de ülkesel bazda olsun, kendi çıkarlarına uygun olması tek ve genel koşul olması şartıyla, insan hakları, hukukun üstünlüğü, uluslararası teamüller gibi evrensel normlarda dahi hak, hukuk ve kural tanımaksızın, üstelik belki bir gün gelir kendilerinden hesap sorulur endişesi bile taşımadan, ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmemektedirler. Herhangi bir konuda uygulamaya konulan politikaların sonuçlarından sorumlu tutulması gibi bir sistem kurulmamışsa, olumlu sonuçların, başarının ve istikrarın beklenmesi hayalden öteye geçmeyecektir. Dünya üzerindeki gelişmiş, gelişmekte ve geri kalmış tüm ülkelerin, birbirleriyle olan ilişkilerinin genel anlamda; şüpheci, gergin, stresli, kavgalı olmasının temel sebebi, ABD ile AB ülkelerinin takip ettiği politika uygulamalarıdır. Burada üzerinde durulması gereken, söz konusu ülkelerin dünyanın her noktasına müdahale hakkını kendilerinde görme politikalarının, spontane olarak mı yoksa bilinçli olarak mı takip edildiği ile, bu politikaların sonuçlarından hangi ülkelerin çıkar sağladıklarıdır. Öncelikle bu konu tam anlaşılmadan, dünya üzerinde yazı ve görsel iletişim araçları vasıtasıyla gördüğümüz ve duyduğumuz olayların ne anlamlar ifade ettiğine dair yorumlar, yüzeysel ve havada kalmaya mahkûmdur. Özellikle son iki yılda yakın coğrafyamızdaki Suriye, Kuzey Irak ve Orta Doğu merkezli gelişen iktisadi gelişmelerden daha ziyade, alınan siyasi kararların ve bunların yansımaları irdelendiğinde, takip edilen politikaların, salt ABD ve AB ülkelerinin çıkarlarına hizmet etmesi amacıyla senaryosunun yazıldığı, terör örgütlerinin desteklemesi şeklinde icraata döküldüğü ve sonuçta bir proje olduğu açıkça görülmektedir.
Yakın coğrafyamızda sahnelenen oyun, yine gelişmiş ülkeler tarafından Yemen, Sudan, Myanmar, Libya, Tunus gibi dünyanın farklı yerlerinde, o bölgelerin durumuna etnik, mezhep, dini ve aşiret gibi hassas noktaları kaşıyıp yara yaparak, ülkelerin halkları kendi aralarında birbirine düşürüldüklerinden enerjileri, reel ekonomiyi güçlendirme, üretme ve bilimsel çalışmalar yerine, kaos ve terörize edilmiş bir okyanusta yüzdürülmektedir. Böylece dünya toptan bir stres topuna dönüştürülmekte, sonrasında ise ABD ve AB ülkelerinin başını çektiği grup, kendilerinin icat ettiği sorunları çözmek ve istikrarı sağlamak adına durumdan vazife çıkararak, ağır silahlarla müdahale etmekte sonrasında ise ilgili ülkenin zenginlik kaynaklarını sahiplenmektedirler. Sonuçta ortaya çıkan durum, klişe tanımlamayla “büyük resim” böyle çizilince, yani dünyanın yer altı ve doğal zenginlikleri, ekonomi ve siyasi manipülasyonlarla birkaç ülke lehine bu kadar orantısız olarak dağıtılmaya kalkışılırsa, ülke bazında kalıcı, istikrarlı ve sürdürülebilir bir refah, huzur ve iktisadi büyümenin sağlanması temenniden öteye geçemez. Ülkelerin kendi yapılarına uygun olarak hazırladıkları politikalarla kalkınmaya çabalarının beklenen sonuçları vermemesinin temel nedeni budur. İnsanlar ister siyasi, ister askeri, ister terör kaynaklı olması gibi türlü nedenlerle ekonominin geleceğine güven duymazlarsa, zaruri ihtiyaçları dışında harcama yapmaktan çekindikleri, tasarruf fazlalarını ise üretim ekonomisinde değerlendirme yerine kısa vadede yüksek kazanç getiren altın, döviz, gayri menkul gibi spekülatif alanlara aktaracaklarından, küresel ölçekte istihdam oranının ve büyüme hızının düşmesi gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınamayacaklardır. ABD ve AB ülkelerinin uygulamaya koydukları kuralsız ve hesap sorulamayan politikalarından vazgeçmeleri, kendi lehlerine olduğu kadar dünya ekonomi pastasını büyüterek, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümesini sağlayacaktır.
Soru: Uygulamaya konulan iktisat politikasının sonuçları her zaman beklentileri karşılar mı? Neden?
Sözün Gözü: Hiçbir şey bilmeyen kişi, her şeyi bilirim diyen kişidir.