7 güzel adam
Ümmetin en önemli sivil toplum kuruluşu olan İHH İnsani Yardım Vakfı’nın öncülüğünde çeşitli STK’ların işbirliği ile yapılan ümmetin birliğine, dirilişine ve tekrar kıyama kalkmasına vesile olabilecek çeşitli illerde çeşitli konularla icra edilen çok güzel bir buluşma gerçekleştiriliyor. Bu buluşma hepimizin yakından takip ettiği ve geçen hafta Cuma günü de Konya’mızda gerçekleştirilen “DİRİLİŞ BULUŞMALARI”…
Ümmetin derdiyle dertlenen , acaba ümmetin bu hali için bir şeyler yapabilir miyiz? diye düşünen, ümmetin bu kanayan yarasını dindirebilir miyiz? diye gayret gösteren, ümmetin son kalesi olan Türkiye’nin geleceği için ne yapabiliriz? Sorusuyla dertlenen 7 GÜZEL ADAM’ı dinledik. Evet 7 GÜZEL ADAM diyorum çünkü bu insanların derdi sadece Ümmet. Bu insanların makam mevki derdi , düşüncesi, hayali yok bu insanlar sadece Allah’ın rızası için toplanmış ve gittikleri yerdeki gençlerin ufkunu, hayalini, hedefini , derdini gençlere bir kez daha aşılayan insanlar. Bu insanlar acaba bir tek gönle dahi olsa nasıl girebiliriz o gönle ümmeti , müslümanların derdini nasıl aşılayabiliriz bunun çabası içerisindeler.
Kısaca hocalarımızın üzerinde durduğu konuları değerlendirelim:
Programda ilk olarak konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ağabeydi. Bütün Müslümanların düşmanı olan İsrail’e çok sert mesajlar verdi. Müslümanlar olarak Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiğini söyleyerek İslam yurdunun bir an önce kendi kelimesinden türediği barışa ve selamete ermesi temennilerinde bulunarak sözlerine son verdi. Allah kendisine hizmetlerinde başarılar lütfeylesin ve böyle güzel insanların sayılarını çoğaltsın.
Daha sonra sıra Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca’ya geldi. Enerjik yapısıyla dikkat çeken Abdülmetin Hoca Arap Baharı’nın yalancı bir bahar olduğunu ve Müslümanların içinde bulunduğu bu kaos ortamının bitmesini istedi. Ve bana göre değindiği en önemli noktalardan birisi insan kazanmakla alakalı konuşmasıydı. Müslümanlar olarak emeklilik diye bir kavramımızın olmadığını ve Müslümanların her daim hizmet etme, islamı anlatma ve insan kazanmaya mecbur olduğunu ifade ederek sözlerini bitirdi.
Ve sonra kürsüye Seyfeddin Huca gedi. Seyfeddin hoca ise bu dine girmenin birinci şartının gayba iman olduğunu söyleyerek biz şartların görünürlüğüne değil, Allah’ın gaybına iman etmiş insanlarız. Amenna va saddakna. Biz bu şartlar altında mümkün değil direnemeyiz diyenlere kulak tıkamakta fayda var. Allah’a olan güvenimiz bütün olumsuzlukların üstündedir diyerek günün ışıdığnı ve vaktin geldiğini ifade etti. Müslümanlar olarak camileri , kütüphaneleri doldurmamız gerektiğini söyleyerek sözlerini bitirdi.
Ramazan Kayan ise sözlerine Konya ile alakalı bir anısıyla başladı.1970’li yıllarda Konya’da Sultan Selim Camii önünde tek suçu tekbir getirmek olan bir arkadaşının şehit edildiğini anlattı. Tabi bunu anlatırken gerek o salonun içerisinde gerekse dışarıda tekbir sesleri yükseliyordu. Ve aslında günümüz şartları için Allah’a hamd etmemiz gerektiğini söylemek istedi her ne kadar açıkça ifade etmese de…
Namaz Gönüllüleri Platformu’ndan ismini sıkça duyduğumuz Abdullah YILDIZ ise 7 hoca olarak Konya’ya kardeş olmaya geldiklerini söyleyerek Müslümanlar olarak Allah’ın ipi olan Kuran’a sımsıkı sarılmamız gerektiğini, Müslümanlıktan başka tüm aidiyetleri çöpe atmamız gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
Ve daha sonra Medeniyet Vakfından ismini duyduğumuz Beşir Eryarsoy hoca sözü aldı. Beşir hoca ise 21.asrın hiç olmadığı kadar islama muhtaç olduğunu söyleyerek sömürgecilerin islam ümmetinin sadece yeraltı kaynaklarını değil inançlarını da sömürdüklerini ve islam adalet anlayışının bir an önce tesis edilmesi gerektiğini ifade etti.
Ve sözü ismini Siyer Vakfı’ndan çokça duyduğumuz Muhammed Emin YILDIRIM hocamız aldı. Müslümanları düşündürecek bir konuşma yapan Emin hocamız bizlere ayak bağı olan her şeyi ayağımızın altına almamız gerektiğini bir sahabi örneği ile açıkladı. Ben de kısaca değinmek istiyorum:
Hz.Ömer’in çok sevdiği Abdurrahman b. Abdillah diğer bir ismiyle Ebu Akil…Rızık olarak Allah’tan şehadeti isteyen Ebu Akil Yemame’ye katılmış ve sol tarafından bir ok isabet etmiş. Ve kolu kopma derecesine geldiğinde çadıra geçer. Çok kan kaybeder ve son nefeslerini verirken bir ses gelir:
“Ey Ensar topluluğu! Huneyn’i hatırlayın. Rasulullah’ın davasını sancağını boynu bükük bırakmayın.”
Bu sesi duyan Ebu Akil yatağından kalkar ve tekrar savaşmaya başlar. Savaşa başlama gerekçesi ise ey ensar topluluğu diye davet eden birine icabet etmenin gerekliliğidir. Savaşırken kopmak üzere olan kolu engel olur ve kolunu ayaklarının altına alır koparır, savaşmaya devam eder. Ve daha sonra emin hocamız salondakilere şu soruyuş sorar:
Bugün Suriye, Halep , Şam , Kudüs , Mescid-i Aksa , Bağdat , Arakan EYNE ENSAR(Nerde Ensar) diyor. Var mısınız icabet etmeye? Ve var mısın bütün putlarımızı, ayak bağlarımızı ayağımızın altına alıp koparmaya?
Ve sözü son olarak Nurettin Yıldız Hoca aldı. Bu salonda atılan tekbirleri meleklerin şahit olarak yazdıklarını ifade etti ve bu tekbirlerin hayata geçirilmesini istedi. Burada bağırarak söylediğimiz tekbirleri geceleri teheccüdlerde , seherlerde Allah diyerek melekleri şahit tutmamızı istedi. Ve Nurettin hocamız Allah’ın için buralarda var olduğumuzu, Allah’tan asla ümidimizi kesmediğimizi ifade ederek bizlere gecenin son konuşmasını yaparak Hitamühü Misk oldu.
Evet kardeşlerim, Müminlerin bayramı olan Cuma günü DİRİLİŞ BULUŞMALARI ile çifte bayram oldu. Emeği geçenlerden Allah ebeden razı olsun. Orada yaşanan manevi atmosferin hayatımıza da intikalini Allah’tan niyaz ediyorum. Hiçbir menfaat gözetmeksizin Allah rızası için toplanan bütün hocalarımız bizlere şunu gösterdiler ki:
“Eğer söz konusu ÜMMET ise bütün aidiyetler bir kenara bırakılır ve Allah için bir araya gelinir…”