Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Yıl 2018, aylardan Nisan

Yıl 2018, aylardan Nisan

Yağmurun temizlediği sokaklar pırıl pırıl ve bu güzel bahar gününde iki eski dost caddede karşılaşır.

Ali: Saygıdeğer dostum, ne güzel tevâfuk, epeydir görüşmüyorduk. Nasılsın, işlerin nasıl?

Veli: Sorma üstat! Çok yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Bin öğrenci ile uğraşmak hiç kolay değil.

Ali: Seni anlayabiliyorum. Bizde de aynı yoğunluk var ama ben yetkilerimin bir kısmını hoca arkadaşlardan birine devrettim ve biraz rahatladım. Bizde sayı bin beşyüz.

Veli: Neydi o çileli günler be üstat! O köhne iş hanında, örümceklerle geçen tam 20 yıl ve heba olan yıllar…

Ali: Şükür ki, gözümüzü zorla açtı o güzel insan ve bu günleri gördük. Yoksa, örümceklere fareler de arkadaşlık yapmaya başlayacaktı.

Veli: Hani, biz de az haksızlık etmedik o güzel insana. Sır küpünü bile sırtından vurmaya çalıştık.

Ali: Vallahi çok haklısın! O günleri düşündükçe, bir bilsen nasıl pişman oluyorum.

Veli: Bendeki nedâmeti hakkıyla anlatacak kelimelerim yok inan.

Ali: Sıradan bir dershaneciden 5 katlı kocaman bir okul sahibine döneceğimi söyleseler, hayatta inanmaz, güler geçerdim.

Veli: Ya benim durumum! İki yakamın bir araya gelmediği o günlerin çulsuz Veli’si nere, 3 bin m2 büyüklüğünde kocaman bir lisenin sahibi Veli Bey nere. Bin lise öğrencimiz var ve üçyüz küsürünü bu sene üniversiteli yapacağız İnşaallah.

Ali: Aldığın kredilerin ödemesi ne âlemde?

Veli: Biliyorsun, krediler faizsizdi ve geri ödemesi, aldıktan iki yıl sonra başlayacaktı. Okulumuzu açalı 3 yıl oldu ve kredilerin tamamını kapattım gitti. Aman kimseye söyleme! Şeytan kulağına kurşun…

Ali: Kimseye söylemeyecek bir durum yok saygıdeğer dostum. Özel okula dönüşmüş bütün dershanecilerin durumu hemen hemen aynı. Ben de kapattım bütün borçları ve kafam rahat.

Veli: Vergi de ödemiyorum hâlâ ve hocalarımızın sigorta primlerini de devlet karşılıyor.

Ali: Daha dün gibi hatırlarım. Çalışan hocalarımızın günlerini nasıl eksik bildiririm de mâliyetimi azaltırım diye düşündüğüm yılları.

Veli: O da bir şey mi? Sigortasız çalıştırdığımız hoca arkadaşlarımızı köşe bucak saklardık denetimlerden.

Ali: Bugün bütün hoca arkadaşlarımızın kazançları tam olarak bildiriliyor ve hiçbir gizlimiz saklımız yok evelallah.

Veli: Bazen, üniversiteyi kazanamayan ama dershanemize gelen gençler geliyor aklıma. Adreslerine ulaşabilirsem, aldığım dershane ücretlerini iâde edeceğim.

Ali: Dostum, ben on beş gence ulaştım ve ücretlerini iâde ettim bile.

Veli: Geriye dönüp şöyle bir bakıyorum da: Şu üç yılda katettiğimiz yol… İnanılacak gibi değil!

Ali: Ne cıngarlar çıkarmıştık o örümcek yuvası dershaneler için. Demediğimizi bırakmamıştık o güzel insana.

Veli: Haklısın! Dershaneler kapanırsa terör hortlar diyen arkadaşlarımız bile oldu. Onların yatacak yeri yok vallahi!

Ali: Şu halimize bakıp düşünüyorum da: O güzel insan, bize yine de yumuşak davranmış.

Veli: Hâlbuki hoşgörüydü bizim can azığımız o dönemlerde. Azıksız çıkmışız gâliba yola.

Ali: Hoşgörünün âlâsını öğrenmiş olduk bu süreçte o güzel insandan.

Veli: Bu suçluluk duygusu, bize yük olarak yeter be Ali.

Ali: Her canlının korktuğu gibi, biz de korktuk değişiklikten. Alışkanlıklarımız galip geldi o dönemde bize. Düşünmeden çok söz söyledik.

Veli: Kendimize şöyle biraz uzaktan bakabilecek ferâsetimiz olsaydı, birçok kırıcı söz şu an dilimizin mahkûmu idi.

Ali: Evet, maalesef şimdi biz o kırıcı sözlerin mahkûmuyuz. Üslubumuzda edep kalmamıştı.

Veli: Belki de şu pişmanlığımızın çâresi, bir selamda saklıdır. Yarın beraber Ankara’ya gidelim ve Çankaya’da ziyaret edelim o güzel insanı. Bizi reddetmeyeceğine inanıyorum.

Ali: Kalp kalbe karşıdır derler be Veli. Benim de aklımdan geçen bu idi. Randevu işini ben hallederim. Sen hızlı tren biletlerini al.

Veli: Özür de dileyelim mi?

Ali: Özür beklediğini zannetmiyorum. O bizi, bizden iyi düşündüğünü babalık yaparak hepimize gösterdi. Ona, isimlerimizi söylesek yeter.

Ben, Ali Pişman.

Ben, Veli Nâdim.

Saygılar efendim…

Duânızı eksik etmeyin efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi