Sıtkı Yonca
Sıtkı Yonca YALNIZ KALMAYI SEVER MİSİNİZ?

YALNIZ KALMAYI SEVER MİSİNİZ?

                Cevabı çok basit bir soru aslında; öyle değil mi? Ya hayırdır ya da evet. Keşke cevap bu kadar sade ve basit olabilse ama değil.

                 İnsan hiç yalnız kalıyor  mu acaba?

                İnsanın fiziksel olarak yalnız kaldığını söylemek için onu tecrübe etmeye gerek yok ama  insanın bazen fizik olarak yalnızken bile yalnız kalamayacağını söylemem  size paradoks gibi gelebilir.

                Bir düğün salonundasınız ve  yüzlerce insanla aynı duyguları paylaşıyor gibisiniz.

                Biz size dışardan bakıyoruz ve çok mutlu görüyoruz. Jest ve mimikleriniz de sizin mutluluğunuzu(!) dışa vuruyor  zaten.

                Fakaaat küçük bir sorun var. Arabanızla gelirken kurallara uymak için azami gayreti gösteriyorsunuz ve kırmızı ışıkta bekliyorsunuz. Tam o anda arabanıza arkadan birisi bindiriyor. Siz ne olduğunu anlamaya çalışırken arabadan inen adam,  size olmadık hakaretler ve  en galiz küfürlerle sataşmaya başlıyor. Düğüne yetişmek  adına  öfkenizi yuttunuz ve La havle çekerek hiç olay olmamış gibi yolunuza devam ettiniz.

                 Beş dakika sonra düğün salonuna  girdiğinizde damatla gelin alkışlanıyordu. Siz de bir sandalye bulup oturdunuz ve siz de alkışlamaya başladınız.

                Şimdi soruyorum siz damatla gelini alkışlarken neredeydiniz?

                Biliyorum canım salondasınız ama buna inanmamı benden istemeyin ne olur.

                 Sadece beş dakika sonra‘’O edepsizin hakaretlerini olay yerinde bıraktım ’’ diyen birisine inanmak ha?..

                Siz damatla gelini alkışlarken nerede olduğunuzu  izin verin de ben söyleyeyim.

                Yaşadığınız olay siz de öyle bir travmaya neden oldu ki;  biraz pişmanlık (neye suratına iki patlatmadım pişmanlığı ki bu en hafifi. Çünkü suçsuz olarak o hakaretleri işitmenin ruhsal maliyeti tokattan  daha ağırdır)gecikmiş bir intikam planlama hayali, sosyal benliğin, zedelendiğini hissetmesi( bu zedelenme ,olaya şahit olanlar varsa ve sizin sabrınızı o anda takdir etmişlerse  bu takdir sizin savunma mekanizmanızı güçlendireceği için uzun sürmeyebilir.)hatta toptancı zihin için insanlardan nefret gibi duyguların harmanlandığı bir ruhsal pozisyon beraberliğine yalnızlık diyorsanız; bizi, yalnızlığa yeni bir psikolojik tanım getirmek zorunda bıraktığınız için sizi kutlamam gerekiyor.

                Size hakaretler yağdıran  adam içinizde yaşıyor ve siz onunla kavga edip duruyorken, bu nasıl yalnızlıktır bana söyler misiniz?

                Bugünün ahlak anlayışı içinde verdiğim örnek asla marjinal değildir.

                İnsanlar, kalabalıklar içinde bile içimizde ki görünmeyen kalabalıklar yüzünden yalnız değildirler.’’ BİR’’den başka sayıları aştığımız an müstesna.

                O ne zaman sorusunun tam zamanı…  

                ‘’Kepenk kapanıp sorgular başlayıncaya’’ kadar arada geçen kaç saliselik zamansa  bekleyeceğimiz o kadar yapayalnız kalacağız. O da belki korku ve dehşet içinde.

                Şu halde kalabalık içindeki yalnızlığımızda da hiç değilse ‘’şah damarımızdan daha yakın’’ ’’BİR’’iyle gözetlendiğimiz için yalnız değiliz demek ki… İmtihan devam ediyor . İnşallah kazananlardan oluruz diyerek hepinizi selamlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi