Vicdanı yere gömen belediye
İskâna yönelik çalışmaları her kişi yapar; irfana yönelik çalışmaları ise, kaygı sahibi olan gönül insanları yapar, demiştik bu satırlarda.
Çöplerimiz çoğalınca, çöpe atılacak işlerimiz de çoğalıyor maalesef.
Böyle olunca, çöp kutularını genişletmek zorunda kaldık. Şehircilik adına, temiz sokaklar adına çöp kutularını yere gömmeye başladık. Yanlışlarımızı, aklımızca saklar olduk, deve kuşunu yâd edercesine.
İskân çalışmalarının, makam kaygısıyla yapıldığını, irfan çalışmalarının ukba kaygısıyla yapıldığını söylemeye gerek yok sanırım.
Çöp kutularını yere gömmeye başlayınca; ya gafletten ya da unutkanlıktan olsa gerek, sokak hayvanlarını görmezden gelir olduk.
Eski çöp tenekeleri, sokak hayvanlarının kolayca ulaşabildiği rızık kapıları idi. Sokak hayvanı girer içine, karnını doyurur ve çıkardı, bizim çöp dediğimiz gıdalarla.
Şehircilik adına yere gömülen çöp tenekeleri, açlıktan ölen sokak hayvanlarının da gömüldüğü/atıldığı yerler oldular maalesef.
Belediye tarafından yere gömülen çöp tenekeleri, sokak hayvanlarının aç kalmalarının en önemli sebebi durumundadır ve vakit kaybetmeden bütün belediyelerin buna bir çözüm bulması gerekiyor.
Şehircilik adına yapılan çalışmalar elbette takdir edilmelidir ama işin sonunu hesap etmeyen, yaşanılan çevrede sokak hayvanlarının da bulunduğunu görmezden gelen tavırlar, irfana aykırı tavırlardır ve mâsum görülemez.
Belediye, iskan çalışması yaptım deyip de boşuna sevinmesin; irfana gözünü yumduğu için ölümüne sebep olduğu sokak hayvanlarını düşünsün ve üzülecekse onlara üzülsün.
Üzülmeden önce yapılacak işleri yine belediye yapmak zorundadır.
Neler yapılabilir?
Belediye, açlığın ne olduğunu öğrendiyse, yere gömdüğü çöp tenekelerinin yüzeyde kalan kısımlarına sokak hayvanlarının yiyebileceği gıdaları koymak için bölümler ilave edebilir ve küçük bir uyarı yazısıyla yenebilecek çöplerin oraya atılmasını sağlayabilir.
Yere gömülen çöp tenekesine giremeyen sokak hayvanı, kolayca o bölümlerdeki gıdalarla karnını doyurabilir. Böylelikle şehircilik yapılırken, şekil kaygısının yanına şiâr kaygısı da eklenmiş olur.
Teknik olarak, yere gömülen çöp tenekelerine böyle bir ilave bölüm yapılması imkân dâhilindedir.
Alt geçitlerin sağına soluna üç günlük çiçekler binlerce lira harcanarak asılabiliyorsa; üç günlük dünyada, bir canlının hayatta kalması için yapılacak ilave bölümlere 40-50 lira harcamak imkân dâhilinde olsa gerektir.
Geçmişi kadar görkemli bir şehri geleceğe hazırladığını söyleyen bir ufuk, bu topraklarda 26 binden fazla vakıf kurulduğunu ve leyleklere bile hastane yapıldığını görmezden gelemez.
Görmezden gelenin ufuksuzluğuna söz yeter mi?
Belediyeler, vakıf kurmayı kooperatif kurmak olarak algılıyorlarsa ve bunların yöneticilerini belediyenin üst düzey personellerinden oluşturmayı olmazsa olmaz şart olarak koyuyorlarsa, onlara maaşlarının yanında dolgun birer kazanç kapısı açıyorsa, biz kalemimizi boşa yormayalım efendim.
Ölecekse ölsün sokak hayvanları(!) Kime ne faydaları var; ölsünler ve azalsınlar(!)
Yere gömülen çöp tenekeleri, hem cici, hem şeker, hem de cafcaflı. Yapanlara da para kazandırıyor; oh ne âlâ memleket.…
İronisi bile kötü, yapmayalım o zaman.
Allah’ın dünyaya rahmet nazarıyla bakmasına sebep olan canlılardan biri olan dilsiz hayvanların derdi ile dertlenmemize imkân yok ama bu yazımız bir talep olsun ve yere gömülen çöp tenekelerine bir an evvel uygun bölümler eklenmesini temenni edelim.
Bu yazıya konu olan mevzu, bir sofra başında evin eşi tarafından hatırlatıldı.
Karnımızı doyururken bile açlığın ne olduğunu bilemeyeceksek, kendimize başka bir ad bulalım. Yoksa odda kendimizi bulduğumuz zaman iş işten geçmiş olacak.
“Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle” şeklinde bir söz var. Hangimiz ateşin yakıcılığının farkında ve bu cesareti nereden alıyoruz?
Duânızı eksik etmeyin efendim.