Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Vay Kefere Vay

Vay Kefere Vay

Avrupa Birliği denen oluşumun ilk adımları atıldığında ülkü olarak “kader birliği” ifadesi anlaşmada yer almıştı. Yıllarca kanlı ve dehşetli savaşların içinden geçmiş, Haçlı Seferleri gibi tüm zihin dünyasını ve tarihi yeniden şekillendiren süreçleri yaşamış Avrupa, bir çıkış yolu ararken girmişti bu birlik yoluna.

Daha çok ekonomik kaygılarla hareket eden üç beş devlet adamı, siyasi ve ekonomik birlikteliğin, topraklarına huzur ve barış getireceğini düşünüyordu. Bu amaçla 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu 6 üyesiyle birlikte kuruldu. AKÇT başlangıçta kurucu 6 üyenin kömür ve çelik ticaretini güçlendirmek ve düzenlemek üzere kurulmuştu. İlerleyen tarihlerde ekonomik faaliyetlerinden daha tesirli olduğu alanlar da belirmeye başladı.

Siyasi, ekonomik, coğrafi birliktelikler menfaat ve ülkü birliği ile birleşince neredeyse tüm Avrupa ile birlikte Dünya sisteminde söz sahibi olmaya karar vermiş bir örgüt ortaya çıkmıştı. Güya barış, huzur ve eşitlik ilkeleri ile yola devam ettiğini iddia eden Avrupa Birliği, son kertede hep çıkarcı ve ideolojik hesapların peşine düşmüştür.

1958 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu iken daha sonra Avrupa Birliği adını alan bu örgüt, büyük, güçlü, yön veren, sarsılmaz bir armada olma gayesi güttüğünü saklıyor değildir. Parasını, toprağını, yollarını birleştiren Avrupa, şimdilerde birliği nasıl bir arada ve ayakta tutabilirim derdine düşmüştür.

İngilizlerin “bak çıkarım ha, bozarım birliği, gidiyorum” naz ve edasında tavırları örgütün eteklerini tutuşturmuştur. Birlik, İngilizlere “aman ağam, aman paşam” el ovuşturmasıyla “ne dilersen öyle olsun, varsın sen çıkma aramızdan” kıvamına gelmiştir. Nitekim yapılan sözleşme ile “Büyük İngiliz İdeali” uğruna ne var ne yok tüm iltimas ve göz yummalar İngiliz lehine yapılmıştır.

Rahmetli büyük dedem, bir İngiliz lafı duydu mu ilkten yapıştırırdı lafı; “Vay kefere vay!”  sonra devam ederdi; “Bu İngiliz milleti pak bir mahirdir oğlum, kandırır, oyuna getirir, hindir.” Çanakkale Müdafaasına gidememiş, köye gelen gidenlerden aldığı haberlerle öfkesi kabarıp gitmiş. Dediğine göre, bu İngilizler Çanakkale için sömürgeleri altında olan Müslüman ülkelerden asker toplamak için saf Müslümanları, “Sizin halifenizi Almanlar kaçırdı. Biz, sizin halifenizi kurtarmak için Almanlarla savaşıyoruz.” diyerek kandırmış, bu yalana kanmayan Müslümanları, ailelerini öldürmekle tehdit ederek zorla cepheye sürmüş.

İngiltere Ortadoğu’da petrolün varlığını keşfedince, bu zengin enerji kaynaklarına hâkim olmak için önünde en büyük engel olan Osmanlıyı bertaraf etmeyi kafasına koymuştu. Bu topraklardaki ayrımcılığı kâh ırk üzerinden kâh din ve mezhep üzerinden öyle körükledi ki daha onun belasıyla uğraşıyor bu topraklar. İsrail’i bir ok gibi Ortadoğu kalbine saplayan da haritayı Londra’daki masa etrafında cetvelle çizen de aynı İngiliz zihniyetidir.

Bu zihniyet şimdilerde içinde bulunduğu birliğe bir dizayn vermek, muhtemelen yeni projeleri hayata geçirmek ve eline aldığı cetvelle yeni haritalar çizmenin hevesinde… Eğer bir İngiliz lafa başlıyorsa sadece kendini düşünüyor değildir aynı zamanda senin fenalığını da hesaba katmıştır nitekim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi