Var Olmak İçin Yok Olmak
Varlığınızın bir anlamı, bir derinliği, bir ağırlığı ve her iki dünyaya dönük bir özü olmalı. Bu öz şu an bildiğimiz dünya ve henüz bilmediğimiz öte dünya için muhkem bir kale, sönmez bir ışık mesabesinde.
Bir milletin özünde, kahramanlık, millet olabilme cevheri, ölümü “diri olarak kalma” vesilesi görebilmek var ise, o milletin “var” olma cesaret ve gayesi anlam kazanmıştır. Bu anlam, dünyaya söyleyeceğiniz bir sözünüzün de var olmasını sağlar. Söyleyecek sözünüz var ise, sözün namusunu da koruyup kollayacak gücünüzün var olması gerektir.
Asırlar boyu farklı coğrafyalardan, farklı bozkırlardan, dağlardan ve ovalardan getirdiğimiz cesametimizi sert rüzgârlar, serin sularla filizlendirip ruhumuzu Anadolu’da bulmuşuz. Vatan yaptığımız bu topraklar millet olarak özümüzü sakladığımız yer olmuştur artık.
Var olmak için, yok olmamayı idrak eden, var olmak için yokluk anlarında yoklukla mücadeleyi göze alabilen bir milletten bahsettiğimiz aşikârdır. Var olmak için gerekirse ölmek gerektiğini bilip buna gözü kapalı giden bir milletti hatırlattığımız bir gerçektir. Ki yok olmak dediğin şey bizde ölmenin diğer adıdır oysa kimi ölümler “ölüm” ile izah edilemez çünkü onlar şehit olmuşlardır.
Var olmak için Düvel-i Muazzama karşısında dimdik durmak gerekiyordu ve Çanakkale önlerine gelen ordu karşısında duruldu.
Millet olmak, İstiklal Marşına göre, korkmamakla başlar, azim ve kararlılıkla devam eder. Türk milleti bu azim ve kararlılığını inancından alır. İrade, istikamet üzere kalabilenlerin en önemli özelliğidir, istikamet ise gerektiğinde yolu kendin açabilme cesaretidir.
Bu milletin cesareti, yüzyılların ötesinden olgunlaşarak, hep diri ve duru olarak karakteri haline gelmiştir. Karşısında ordu olarak her türden ve ırktan ulusları görmüş, her türden dalavere ve desise ile karşı karşıya kalmıştır. İnancıyla yoğurduğu seciyesi onun “millet” olma ve “millet” kalma zaferini kazandırmıştır.
Var olmak için yok oldu on beşinde gençler. Her bir kapının önünde bir ağıt yakıldı gelen haberle. Nişanıyla kaldı gelinlik kızlar. Var olmak için yok olmuş mu diyeceğiz onlara? “Yok” olmadılar, varlıklarıyla aramızdalar.
Çanakkale Muharebeleri şanlı bir müdafaadır. Vatan olarak kabul edilmiş toprakların, milletin var olma mücadelesinin verildiği bir direnişin ispatıdır. Savunmanın ne demek olduğunu ve nasıl olduğunu tüm dünyaya gösterdiğimiz gerçek bir destandır. Biz şimdi buna destan desek de gün gibi aşikâr, son noktasına kadar gerçektir.