ÜRÜN DEĞİL KATMA DEĞER ÜRETMELİYİZ
Ülke olarak yeni bir oluşum içerisindeyiz. Yeni Türkiye sözü dillerde dolanıyor. Fakat henüz Yeni Türkiye içerisinde neler olacağını hiç kimse anlamış değil. Siyasi kanattan “barış süreci” başlığı dışında herhangi bir “Yeni Türkiye” mesajı henüz alamadık. Ülke olarak üretim anlamında ciddi bir ivme yakaladığımız kesin. Dünya üzerinde fındık üretiminin yüzde 85 gibi bir dilimi ülkemizde üretiliyor. Üretmek konusunda üzerimize yok. Bol bol üretip satıyoruz. Yine bir çok üründe dünyanın öncü ülkelerinden biriyiz. Fakat dünyanın en çok fındığını bizim üretmemize rağmen fındığa katma değer katarak marka oluşturan kim: İtalyan markası Nutella.
Siyasilerimiz seçim dönemlerinde vaatlerini sürdürüyor. Muhalefet bol bol ikramiye sözü verirken iktidar cephesi kaynak yetersizliğinden dem vuruyor ve bu vaatlerin boş olduğunu söylüyor. Üretimi arttırmak üzerine, yeni girişimler üzerine vaatler dinliyoruz. Fakat bir siyasetçi de çıkıp demiyor ki ürettiğimiz ürünlere katma değer yükleyerek marka oluşturalım. Dünyaya sattığımız fındığımıza marka katma değeri katarak tüm dünyada adımızdan söz ettirelim bugün bire sattığımızı yarın beşe satalım. Ülke olarak malesef aklımız sürekli üretimde. Hep daha fazla üertme çabası içerisindeyiz. Üretmek konusunda zaten sorunlu olan bir ülke değiliz. Verimli topraklarımız, çalışkan iş gücümüz elimizde. Artık marka hedefleri peşinde koşarak ürettiğimiz ürünlere katma değer yüklemeyi öğrenmeliyiz. Coca – Cola'yı İsrail malı diye boykot edeceğimize daha iyi bir kola markası ortaya çıkararak pazardan pay kapmalıyız. Konya'nın en büyük üreticileri büyük markalara şeker satmakla, süt satmakla övünüyor. Sütü satan biziz bizden aldığı kaliteli ürün sayesinde marka oluşturarak dünyada adından söz ettiren onlar. Bu şekilde üzgünüm ama büyümek ve istikrarlı bir ekonomik düzen yakalamamız çok zor. İlk başta ürettiklerimize katma değer katmasını ve katma değer odaklı bir ekonomi oluşturmasını öğrenmeliyiz. Ülke olarak hazır geleni tüketmeye çok alıştık. Facebook'un bir garajda meydana geldiği hikayesini dilden dile dolaştırıyoruz. Fakat bu çalışmanın büyük Ar – Ge araştırmaları kapsamında çıkabilecek, yoğun araştırmalarla ihtiyacın görülmesiyle ortaya çıkan ve katma değer katılarak tüm dünyaya pazarlanacağını düşünemiyoruz. Çünkü maceracı ve kaderci yapımız bizi çalışmaya değil hayal kurmaya itiyor. Bundan sadece 7-8 yıl önce hayatımıza giren Twitter bugün dünyanın sayılı şirketleri arasında yer alıyor. Öyleki bugün bizim ülkemizin markası olarak görülen ve yıllardır var olan THY'nin değerinden 9 kat daha değerli. Yine Türkiye'nin en büyük ekonomik güçlerinden biri olarak gördüğümüz Koç Holding'in değerinden 3 kat daha fazla değere sahip. Bizim gözümüzde çok büyük yerlere sahip olan markalarımız malesef 140 karakterlik 7 yıllık bir sosyal medya platformu kadar değere sahip olamıyor. Yani mesele çok ürün üretmek, çok çeşidi piyasaya sürmek değil. Mesele katma değeri yüksek ürünler üretebilmek. Marka oluşturabilmek.
Eğer üretim olmaya odaklı devam edersek. Daha çok boykot yapar, daha çok dünya markalarına hizmet etmeye devam ederiz. Tabi ki bu kısa vadede olacak bir şey değil ama siyasilerden bu duruma yönelik hedefler duymak da insanı rahatlatabilir. Bunun için ilk okuldan başlayarak hazır tüketmeye değil sorun çözücü, analitik düşünebilen, yaratıcı zekası gelişmiş bireyler yetiştirmemiz şart. Markalar meydana getirmek sadece üretime yatırım yapmakla değil topyekün bir çabanın eseri olabilir. Yeni Türkiye'de katma değeri yüksek yeni markalar görmek dileğiyle.