TEK BAŞINA İKTİDAR ÖMER ÜNAL’A BAĞLI
Manipülatif bir seçim süreci yaşıyoruz.
Patlayan bombalar, algı oluşturmaya çalışan medya grupları, her gün yayınladıkları anketlerle insanları umutsuzluğa düşürmek isteyen kurgulanmış anket şirketleri…
Ben hep insanı tanımlarken şu cümleyi kullanırım. “ ortak uyaranlara ortak tepkiler veren bir varlıktır insan.”
Çok derin felsefi bir içeriğe sahip değil bu tanım. Ancak gerçekten de kalıplaşmış davranış modelleri oluşmuş insanlarda.
Ancak konu Türk insanı ve siyaset olunca bütün davranış kalıpları yıkılıyor.
Bilimsel çalışmalar kifayetsiz kalıyor.
Aslında iki binli yıllara kadar toplum mühendisliği dediğimiz yöntemler hep Türkiye’yi dizayn etmeyi başardı.
Fakat 2002’den bu yana bütün mühendislik senaryoları çöktü. Toplum ya da seçmen kendi iktidarına her fırsatta sahip çıkarak her türlü antidemokratik girişimi püskürtmeyi başardı.
Bugüne kadar hiç sokağa çıkmamış Anadolu insanı sokakta hak aramaya, hatta iktidarda bulunan seçtiği siyasi aktörlere sahip çıkmak için sokağa inmeye başladı.
Muhafazakâr Anadolu için beklenmedik ve müthiş bir hamleydi bu.
Görüldüğü gibi zaman zaman toplum mühendisliği çalışmaları da iflas edebiliyor. Bunun en iyi örneği elbette Ak Parti iktidarıdır.
Vatandaş ağır bir propaganda bombardımanındayken birden bire yönlendirildiği noktadan farklı bir noktaya kayarak, halk devrimi, ya da darbesi yapmıştır. Bu, toplum mühendisliği odakları tarafından öngörülmemiştir.
Geçmişte yaşanan olumsuzluklarla birlikte sivil devrime imza atan o günkü halk, bugün Türkiye’yi yeni baştan imar eden Ak Parti’ye verdiği desteği biraz gevşetmiştir. Bunun pek çok nedeni var. Ancak ben en önemli sorunu genç oylarda görüyorum.
Türkiye’nin dününü yaşamamış gençlere eski Türkiye doğru anlatılamadı. Bu yüzden gençler kıyas noktasında ciddi sorunlar yaşıyor.
Eski Türkiye’den bihaber gençler ülkenin her zaman böyle güllük gülistanlık olduğunu sanıyor.
Birde 8 yıllık eğitim sonucu niteliksiz yetişen Gezi gençliği var tabi. Bugün seçmen haline gelmiş o vasıfsız gençler umutsuzluğun zirvesinde. Sokakta kontrolsüzce kullanılıp yönlendirilebiliyor. Bu hedefsiz yaşayan gençlerin siyasi kayganlığı ülke için kaygı verici.
Nitekim azalan genç oylarla birlikte birkaç dinamiğin daha devreye girmesiyle Ak Parti’nin oylarında düşüş yaşandı.
İlginç olansa şu: 2002'den bu yana gençlere en çok değeri veren, en fazla yatırımı yapan, önlerini en çok açan yine Ak Parti'ydi.
Yaşanan oy düşüşü sonrası Ak Parti türbülanstan çabuk kurtuldu.
Hızla çalışmalara başladı.
Şu anda mahalle mahalle; sokak sokak ve ev ev tarama yapılıyor.
Müthiş konsantre olunmuş durumda.
Doğrusu insan bugünü görünce “dün neden yapılmadı bu çalışma” diyor. Ancak zararın neresinden dönersek kardır.
Nihayetinde tüm teşkilat inanılmaz bir inançla tek başına iktidara kenetlenmiş durumda.
Seçimde manipülasyon çok oluyor dedik ya.
Bol bol toplu mühendisliğine yönelik anketler peşi sıra yapılıyor ve yayınlanıyor.
Haber sitelerini gezinirken böyle bir ankete ilişti gözüm.
Ak parti 275 vekilde… diyor haber.
Sonra yapılan anketi anlatıp Ak Parti’nin bu sonuçlara göre 275 vekil çıkarttığını söylüyor.
Anketi okuyunca Ömer Ünal’ı aradım.
“Ağabey tek başına iktidar sana bağlı, eğer vekil olursan kesin hükümeti tek başına kuruyorsunuz” dedim.
Biraz sohbet ettik. Ev sohbetine gidiyormuş.
“Hiç durmuyoruz” diyor. “Teşkilat her kademesiyle sahada, en ufak bir atlama yapmadan çalışıyoruz” dedi Ömer ağabey.
Sohbet sonrası “Allah kolaylık versin dedim.” Telefonu kapattım.
Bir mesaj vermek gerekiyorsa burada ne diyebiliriz?
En uygun mesaj “ey Konya seçmeni, verin Ömer Ünal’ı, alın hükümeti”
Ne dersiniz? Uygun düşer mi?