Murat Can
Murat Can TARIM ÜNİVERSİTESİNDEN CEVAP GELDİ

TARIM ÜNİVERSİTESİNDEN CEVAP GELDİ

Geçen hafta Tarım ve Ziraat Üniversitesinin kurulması hususunu eleştirmiştim. Akabinde Ömer Kabasakal beyefendiden mailime bir bilgi notu geldi. Bilgi notu şöyle başlıyordu

-Ben Dr Öner Kabasakal. Konya Şeker’de Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nin kuruluş

çalışmalarını yürütmek üzere Danışman unvanıyla çalışmaktayım.

Hal böyle olunca Öner Beyin yaptığı açıklamayı baştan sona okudum.

Öner Bey yazısında özetle “sizin eleştirdiğiniz anlamda ziraat fakültelerine ihtiyaç duyulmadığı konusuna katılıyorum” derken  “kurulacak olan Gıda ve Tarım Üniversitesi’nde bu bölümlerden hiç biri yer almayacak.” Diyordu. Kurulacak olan bölümleri ise şu şekilde aktarıyor:

  • Dünyada tarım eğitiminin yeni paradigması olan ve kimyanın, biyolojinin , genetiğin ve

sanayinin ortak alanı olarak gelişen ‘’ biyoteknoloji’’ de uzmanlaşan ve ‘’ yaşam bilimleri’’

( life sciences) konsepti çerçevesinde bir gelişme amaçlanmaktadır. Bu tercihlere uygun

olarak bölümlerimiz de;

• Biyosistem Mühendisliği

• Biyoteknoloji Mühendisliği ( Bitkisel ve Hayvansal)

• Moleküler Biyoloji ve Genetik Mühendisliği gibi alanlarda yoğunlaşacaktır.

Dr Öner Beyin açıklaması uzun ama yine iki paragrafını buraya alayım

İçerik, yöntem ve program farklılıkları sayesinde Üniversitemizin öğrenciler tarafından tercih edileceğini düşünüyoruz. Çünkü bu üniversite’de biz istihdama yatkın, uygulama beceri kazanmış, sadece kamunun değil özel sektörün tercih edeceği öğrencileri yetiştireceğimizi hedefliyoruz. Aynı şekilde enstitüler, araştırma merkezleri ve laboratuarların da bu alanlarda yoğunlaşması, lisans üstü eğitime odaklanması, ulusal ve uluslararası düzeyde uygulamalı ve disiplinler arası araştırmalara ortam hazırlayarak veya hakemlik yaparak üniversite için kaynak sağlaması planlanmıştır. Bu araştırma merkezleri; bahsettiğim sistemin sadece en önemli parçası olmakla kalmayacak, aynı zamanda bütün sistemi kaynak olarak destekleyecektir. Bu proje Konya Şeker’in toplumsal sorumluluk projesi olmakla da önemli ve özel bir anlam taşımaktadır. Bu proje Konya Şeker’in toplumumuza armağanıdır.

Makul, tutarlı ve iyi niyetli bir açıklama. Üniversite kurulmuş. Bu aşamadan sonra yapacak çok şey yok. Desteklemek dışında.  Ancak bir önceki yazıda üstünde durduğum en önemli iki konu vardı.

Birincisi ziraat fakültelerinde yer alan bölümlerin tercih, nitelik ve istihdam sorunları, ikincisi ise Konya Şeker’in bu denli büyük yatırımı daha ekonomik ve rantabl yapabilme ihtimaliydi. İlkiyle ilgili endişelerimizin yersiz olduğunu Öner Beyin açıklamalarından öğrenmiş olduk. Ancak ikinci kısımla ilgili endişelerim hala bertaraf edilmiş değil.  Malum olduğu üzere vakıf üniversitesi kurmanın ilk şartı 50 Milyon TL. Bu üniversiteyi çevirmek içinse bir bu kadar daha para gerekiyor. Kısaca buna işletme maliyeti diyelim. Yani özet olarak 100 Milyon TL’si gibi bir para. Büyük bir meblağa. Önerdiğim husussa şu: Elinizin altında Selçuk Üniversitesi var. Bu paranın beşte birine kurulacak olan enstitüler ve laboratuarlarla bu iş çözülemez miydi? Güzel bir protokol yapılıp yeni açılacak bölümlere destek verilse ve bahsedilen çalışmalar Selçuk Üniversitesi bünyesinde daha düşük maliyete halledilemez miydi?  Öner Bey’inde bahsettiği üzere, ortada bir sosyal sorumluluk varsa ve bahsettiğimiz rakam 100 Milyon Liranın üzerinde bir paraysa ve dahası bu para kamunun yani, çiftçinin ise, bu düşünülemez miydi? Diye hala sorguluyorum. Ancak bunun cevabını sanırım yakın zamanda alacak gibide görünmüyorum.  Tam burada aslında Selçuk Üniversitesi Hocalarını ve yönet imini de bu eleştirmek gerekiyor. Böyle bir projeyle Konya şeker’in kapısı neden çalınmaz. Neden böyle bir enstitü kuralım, laboratuar kuralarım. Adını siz verin. Çalışmalar sizin gözetiminizde yapılsın.

Mutlaka bir ortak akıl ve orta yol bulunurdu diye düşünüyorum.

Maksadım kimseye suç yüklemek değil. Ancak milletin kaynaklarının doğru ve rantabl değerlendirilmesi hassasiyetini barındırıyorum.

AKİL ADAMLARA AKIL ALMAZ OYUNLAR

Basında her gün Akil adamların gittikleri yerlerde uğradıkları saldırı ve protestolara yer veriliyor. Haberleri üzülerek takip ediyorum.  Ancak dikkatimden kaçmayan bir nokta var. Protestocuların ya sol ve sağ milliyetçi iki grup tarafından gerçekleştirildiği. Yani organize bir çalışma. Dahası yan yana gelmesi imkânsız iki grubun aynı refleksle hareket etmesi. Üzülerek seyrediyorum. Temennimiz sürecin selametle neticelenmesi. Kamuoyununsa bu manipülasyonları ibret ve sükunetle değerlendirmesi.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Can Arşivi