Başbakan’a İnanıyoruz
Yeni Haber Gazetemizin dünkü manşeti “Başbakan’a İnanıyoruz” şeklindeydi. Haberin içeriği önemli tabi… Haberde Kulu Cihanbeyli Kültür ve Çevre Derneği Başkanı Ramazan Yaşar’ın açıklamaları vardı, konu ise malumunuz barış süreci…
‘İçerik önemli önemli olmasına ama asıl önemli olan haberin başlığıydı’, dersek kanaatimce yanlış söylemiş olmayız. Gündemde kilit cümle budur, “Başbakan’ımıza İnanıyoruz”…
Peki, bu inanç ne demektir, aslında Başbakana inanmak demek neye ve hangi geleceğe inanmak demektir? Bence işin en önemli noktası da budur ve bu güven sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a da güven anlamına gelmez, inanınız mazruf zarftan çok çok daha önemli…
İzah edelim; Türkiye biliyorsunuz bir cendereden geçiyor, bu enteresan bir cendere, zira bu cendereye bağlı ya da bağımsız dünyanın ve bulunduğunuz bölgenin - şehrin de yerel ya da genel ya da birbirine bağlı cendereleri var.
Zaman zaman birbirlerini etkiledikleri gibi zaman zamanda bağımsız etkiler ve cereyanlar oluşturuyorlar.
Konya’daki Ticaret Odası başkanlık seçimlerindeki süreç ile mesela Çin’deki depremi ve Kuzey Kore’nin ABD’yi tehdit etmesi, ya da İsrail’in Kuzey Kıbrıs ile ticari petrol arama çalışmalarının etkilerini bu duruma örnek gösterebiliriz.
Bir tarafta Çin’deki deprem ya da ABD’deki bombaların patlaması hiç birimizi etkilemezken, Kuzey Kore’nin ABD’yi tehdidi hepimizi direk etkileyebiliyor, zira bu çok kapsamlı bir savaş anlamına gelebiliyor.
İşte bütün bu sorunların, bütün bu sıkıntıların içinde hepimizi ferahlatan bir ifade ise Başbakanımıza güvenmemizdir. Türkiye güçlü olacak, Türkiye büyüyecek, Başbakanımız sahtekâr adamlara fırsat vermemek için samimi mücadele edecek, Başbakanımız fitneyi fesadı çıkaranı sevmeyecek, fitnenin fesadın etkili olmasını istemeyecek ve elinden geldiği kadar da bunlarla mücadele edecek, biz de o mantaliteye güveneceğiz…
Bugün Konya’da ya da dünyada ya da ülkemizde yaşanan sıkıntılar karşısında beni rahatlatan inanınız bu duygu oluyor, Başbakanımız bu ülkeye, bu şehre kötülüğün etkin kılınmasına müsaade etmeyeceği duygusu beni çok ciddi anlamda rahatlatıyor… Diyelim ve buradan bir başka konuya geçeyim, takip edenler bilecektir, KTO’da geçtiğimiz hafta sonunda çok önemli bir toplantı vardı. Afrika Tanıtım Günleri Semineri…
Peki, toplantıya kimler katılmış, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Doğu Afrika Uzmanı Ersin Eren, Afrika İş Konseyi koordinatörleri… Hep birlikte Konya Ticaret Odasını ziyaret ettiler. Bu çerçevede KTO’da bir seminer düzenlendi, seminerde Ersin Eren ve KTO Başkanı Sayın Selçuk Öztürk birer konuşma yaptılar.
KTO Başkanı Selçuk Öztürk’ün konuşmasında, “Ülke olarak küresel bir güç olma yolunda hedeflerimiz bulunmaktadır. Gelişmiş ülkeler kriz içerisindeyken krizden etkilenmeyen gelişen ekonomiler fırsatlar sunmaktadır. Bunlardan biri de Afrika pazarıdır. Afrika açılımı ile hükümetimizde Türk firmalarının Afrika ile ticaretini artırmalarını desteklemektedir. Başbakanımızın kalabalık bir işadamı heyetiyle birlikte 2013’ün ilk ziyaretini Afrika’ya yapması bunun bir göstergesidir. Son üç yılda 20’den fazla elçilik açtığımız Afrika’da 17 ülkeyle iş konseyimiz bulunmaktadır. Ülke olarak Afrika pazarında büyük bir pay almakta kararlıyız. Göreve geldiğimiz günden itibaren ihracatımızın arttığını fakat yeterli olmadığını söylüyoruz ve bu yönde çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda şehrimizin güçlü olduğu sektörleri dünya pazarlarına açıyoruz. Avrupa’da Asya’da Güney Amerika’da organizasyonlar düzenliyoruz. Afrika’da şehrimiz için önemli bir pazardır. Biz dünyanın dört bir yanına açılan Konyalı işadamlarımızın daha fazla Afrika’da olmalarını, daha fazla ticaret yapmalarını istiyoruz.” Dedi, e nokta…
Yani, yanisine? İşte biz Başbakanımıza güveniyoruz, biz ülkemizin geleceğine güveniyoruz, itin ürümesi can sıkıyor ama kervanın güzel güzel sorunsuz bir şekilde yürümesinden de pek bir mutluluk duyuyoruz.
Enseyi karartmayın, iyiye gidiyoruz, çalışsınlar, fitnelerine kıvılcım olmasını umdukları haberler yaysınlar. Kimin dediği olur, elbette Allah’ın, ben barış sürecinin iyiye gideceğine inanıyorum, ben ülkenin iyiye gideceğine inanıyorum, ben Konya’da fitnenin değil sağduyunun ve vefanın kazanacağına inanıyorum…
Sizce de Başbakanımıza inanmak ve hem ülkemiz, hem dünya hem de Konya’mızdaki can sıkıcı süreçlerin hayırla neticelenmesi için dua etmek en güzeli değil mi?
Dediğim gibi enseyi karartmayın, kervanın güzel güzel ilerlemesine tat alın ve şükredin, gün itlerin değil kervanın günüdür, diyorum daha başka ne diyeyim, değil mi ama…