Sosyal güvenlik destek priminin karşılığı var mı?
5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce sosyal güvenlik destek primine tâbi olarak çalışmaya ilişkin hükümler 1479 sayılı Kanun ve 506 sayılı Kanun ile düzenlenmişti.
Yaşlılık aylığı almakta iken 506 sayılı Kanun’a tabi olarak (işçi olarak) çalışmaya başlayanlar için, prime esas kazançları üzerinden %30 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilerek sigortalılıkları sağlanmakta idi. Bu primin %22,5’ini işveren, %7,5’ini işçi ödüyordu.
Bu şekilde çalışan emekli işçi, hem aylığını almaya devam ediyordu, hem de destek primine tabi olarak çalışıyordu.
İşçi çalıştığı sürece, iş kazası ve meslek hastalığına karşı sigortalanmış durumda idi. Bunun anlamı şu idi: Eğer emekli işçi, çalışırken iş kazası geçirir veya meslek hastalığına yakalanırsa, meslekte kazanma gücü kaybı oranı kadar kendisine sürekli iş göremezlik geliri ödenmekte idi. 5510’da da aynı durum geçerlidir.
Herhangi bir hastalık durumunda alacağı istirahat raporu için, destek primine tabi olarak çalışan emekli için geçici iş göremezlik ödeneğinin (rapor parası) ödenmesi söz konusu değildi. Yeni mevzuatta da aynı durum geçerliliğini devam ettirmektedir.
1479 sayılı Kanun’a bağlı olarak yaşlılık aylığı almakta iken, aynı Kanun’a tabi olarak çalışmaya başlayan veya devam eden şirket ortaklarından, 08.09.1999 tarihinden itibaren aylıklarının %10’u kadar destek primi kesilmeye başlandı.
4956 sayılı Kanun ile yeni bir uygulama getirildi ve sadece Bağ-Kur kapsamında emekli olan şirket ortaklarından değil, tüm kanunlara göre emekli olanlardan aylıklarının %10’u kadar destek primi kesilmesine başlandı. Milat olan bu tarih 02.08.2003 tarihidir.
Vergi faaliyetine bağlı olarak hem emekli olup, hem de destek primi ödeyen sigortalıların ödedikleri bu primlerinin hiçbir karşılığı yoktur ve hiçbir şekilde sigortalının yararına bir durum için kullanılamaz.
Kendi adına çalışanların geçireceği bir iş kazası veya maruz kalacakları bir meslek hastalığı durumunda oluşacak bir kaybın destek priminden karşılanması veya bu kayba bağlı olarak gelir bağlanması söz konusu değildir. 5510 sayılı Kanun da, yeni bir durum getirmemiştir.
Adı üstünde bu prim, sosyal güvenlik sitemini finansal açıdan desteklemek için ödenen bir primdir.
Destek primine tabi olarak çalışılan süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz ve bu süreler için herhangi bir toptan ödeme yapılmaz.
5510 sayılı Kanun, 01.10.2008 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olanlar için destek primi yönünden yeni düzenlemeler getirdi.
Kanun’un yürük tarihinden sonra ilk defa sigortalı olup, bu Kanun’a göre emekli olanların işçi statüsünde sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışması durumu ortadan kaldırıldı. Bu şekilde olanların aylıkları kesilmeden çalışmaları artık söz konusu değil.
5510 sayılı Kanun’dan önce sigortalı olan veya emekli olan kişiler, yaşlılık aylığı almakta iken işçi olarak çalışmaya başlamaları durumunda işverenleri tarafından %32 oranında destek primi ödenerek sigortalı olmaktadırlar. Bu durumda olanlara, iş kazası geçirmeleri veya meslek hastalığına tutulmaları durumunda, kısa vadeli sigorta kollarından gerekli yardımlar yapılmaktadır.
Destek primi ödenmesi noktasında vergi mükellefliği yönünden pek fazla bir değişiklik söz konusu olmadı. Yaşlılık aylığı almakta iken, 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayanların aylıklarından %15 oranında destek primi kesilmek suretiyle sigortalı olmaları sağlandı.
Yaşlılık aylığı alıp da tarım Bağ-Kuru olarak bilinen statüde çalışmaya devam edenler için destek primi ödemesi, yeni Kanun’da söz konusu değildir. Bu durumda olanlar aylıklarını almaya devam edeceklerdir ve sigortalı da olmayacaklardır.
Başlığımızı da ortaya koyarak yazıyı toparlayacak olursak; yaşlılık aylığı almakta iken destek primine tabi olarak işçi statüsünde çalışmaya başlayanlar için ödenen primlerin bir nebze de olsa karşılığı vardır ama kendi adına çalışmaya başlayanlar için ödenen destek priminin hiçbir karşılığı yoktur.