Soma şehitleri ve tazminat bilmecesi
Cana kıymet biçilemez. Tazminat dediğimiz mevzu, cana biçilen kıymet değil, vefat edenin geride bıraktığı insanlara verilebilecek kıymetsiz bir destektir.
Eş desteğinden, baba desteğinden, evlat desteğinden yoksun kalmanın telafisi için yapılan bir destektir ve geride kalan insanlara bu destek verilmek zorundadır.
Bunun davalarla elde edilmesi, Soma şehitlerinin ruhlarını incitecek bir durumdur ve hak sahibi olan gözü yaşlı insanları böyle bir çileye mahkûm etmek, kabul edilebilecek bir durum değildir.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu belli ki bir ihmaller yumağı sarmış durumda ve bir şeyler yanlış gidiyor. Soma şehitlerini yaşatamadık çünkü.
Mevcut yasal zemin buna müsaade eder mi bilemiyorum ama şehitlerin geride bıraktıkları hak sahipleri için ödenecek tazminatı bir an evvel Sosyal Güvenlik Kurumu bu insanlara ödemeli ve olayda kusuru olan maden işletmecisine de Kurum rücu etmelidir.
Gözü yaşlı, gönlü yaralı bu insanlar mahkeme kapılarında süründürülmemeli ve Devletimiz bu insanların ellerinden tutmalıdır.
Ölüm gelirlerinin ve ölüm aylıklarının bağlanması hususunda da geç kalınmamalıdır.
Hatta, bir ilk olması açısından, Sosyal Güvenlik Kurumu, hak sahiplerine bağlayacağı ölüm geliri için işverene rücu edeceği peşin sermeye değerini de, bu insanlara destek olarak vermelidir.
Böyle olaylarla ölüm acısını yüreklerinin en ücra köşesine nakşetmiş insanların gelecek kaygısını en aza indirecek destek, hiç şüphesiz maddi destek olacaktır.
Belli bir süre sonra bu insanların acıları başka yüreklerde hissedilir olmayacaktır. Acıları unutulan bu insanların acılarını derinleştirecek bir durum varsa, o da maddi destekten yoksun olmaları olacaktır.
Buna müsaade edilmemelidir.
Soma şehitleri için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da önemli çalışmaları kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Sosyal devlet olmanın ete kemiğe bürünmüş hali olan Sosyal Güvenlik Kurumu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kendilerine yakışanı mutlaka yapacaklardır. Buna yürekten inanıyoruz.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da, tepkisel denetimlerden ziyade bir an evvel, önleyici denetimleri devreye sokmalıdır ve farklı yetkilerle iş hayatına sürdüğü denetim elemanlarını tek bir çatı altında toplayarak, işyerlerinde yapılan denetimlerde, çok çeşitli hususların tespitine imkân verecek yeni bir denetim anlayışına geçmelidir.
İşverenlerin, çok çeşitli denetim elemanları karşısındaki kafa karışıklıkları giderilmeli ve denetim işi düzene sokulmalıdır.
Giden geri gelmiyor: Ölen de, zaman da.
Ölümlerle insanımızı kaybetmemek için, zaman kaybetmeden yeni bir denetim anlayışı benimsenmek zorundadır.
Nasıl bir denetim anlayışı, mevzusu, yeni bir yazıya konu olsun İnşaallah.
Başladığımız yere geri dönelim ve diyelim ki: Zenginliğin itibar kriteri olduğu toplumumuzda, kiri ter ve kömür karası olan insanların hakkını ödeyebilmek ne mümkün!
Duânızı eksik etmeyin efendim.