Sınırda Neler Oluyor?
Sınırlar yeniden mi belirlenmeye çalışılıyor?
Almanya’dan ardı ardına yapılan küstahça açıklamalar, Yunanistan’dan üstüne vazife olmayan işlere müdahil olma isteği, ABD’nin sömürge politikaları geliştirmeye çalıştığı ülkelerden kendi iç karışıklıklarına çözüm üretememesi yanında Türkiye’nin iç ve dış işlerine müdahale etmesi…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Avrupa basınına Türkiye’yi sürekli kötülemesi, “adalet” ten dem vurması, bayram tatilinin çok uzun olduğu tartışmaları, Fetö davalarında sanıkların, savcıların, avukatların, hakimlerin, sanık yakınlarının ve davayı takip eden vatandaşların tutumlarının ve bu davalarda yaşananların konuşulması...
Konyaspor’a haksızlık edilmesi, ardından beş maç seyircisiz oynama cezası ve Konyalıların haklı çıkışları, Ahmet Şan ile ilgili iddialar, Vatan Şaşmaz’ın ölü olarak bir otel odasında bulunması, Fetö’nün infaz fetvaları…
Gündemimiz bunlarla meşgul edile dursun…
Hepsi kendi içerisinde öneme haiz olsa da asıl önemli olan bir durumu ne de az konuşuyoruz…
Ülkemizin güneyinde neler oluyor?
Haritalar hazırlanıyor, adım adım yaklaşılıyor, topraklar bölüştürülmüş durumda. Tehlikenin farkında mısınız?
Devletimizin ve güvenlik güçlerimizin de elbet çalışmaları var, yalnız gündemimiz farklı konularla meşgul edilmeye çalışılıyor.
Ülkemizi ateşe atmak üzere Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya bir devlet kurma derdine düşmüş zevat. Burada birleşmişler, tüm güçleriyle çalışıyorlar. Plan ne? Türkiye’yi ele geçirme.
İşgal hamlelerini geri püskürtmüştük, hepten birleşip alenen hazırlık yapıyorlar. Bu durumu gündemimizde tutmamız gerekiyor. Bir tehlike her geçen gün yaklaşıyor, uyanık olalım.
Bizler Anadolu’ya dün bugün yerleşmedik. 1071’den bu yana da Anadolu’yu hiç terk etmedik. Haçlısını da gördük başkasını da. Ne eğildik, ne de terk ettik. Geldiler, göreceklerini görüp tıpış tıpış yine gittiler. Bi bakıp çıkmalık değil bu topraklar.
Anadolu insanı merttir; kadınıyla, kızıyla şanlı bayrağımız dalgalansın diye ne büyük badireler atlattı. Canını verdi, ama bayrağını düşürttürmedi. O bayrak bizim onurumuzdur, namusumuzdur, yüz aklığımızdır; tüm bunlar da hayatımızın vazgeçilmez değerleridir, çiğnetmeyiz.
Malazgirt’ten girdik, tarih yazdık. Selçuklu olduk, Osmanlı olduk, karış karış, ilmek ilmek Anadolu’ya Türk tarihi dokuduk. Çanakkale’de şehit olduk, gerektiğinde on beş yaşında silahımızı kuşanıp vatanımızı müdafaa ettik. Bir güç ki, kilolarca ağırlıkta top mermisini sırtlandık, “geçilmez!” deyip geçirmedik, destan yazdık.
Silahlı askerlerin karşısına silahsız çıkıp vatan sevdamızı haykırdık. Tankların önüne yattık, yine de vatanımızı satmadık.
Tarihimiz özenilesi ve takdir edilesi destanlarla kabarık…
O zamanlarda da geldiler, hem kuzeyden, hem güneyden, bir doğudan, bir batıdan… İçerden de kuklaları tarafından… Yine geliyorlar, adım adım…
Yenilen pehlivan misali… Yenilecekler; şaibe karıştı diyecekler… Yenilecekler; tekrar gelecekler… Onlar yenilmekten bıkmayacaklar, biz de yenmekten Allah’ın izniyle…
Bu milleti daima ayakta tutan iman kuvvetiydi. Vatanını, bayrağını, devletini ve milletini namus bilmesiydi. Bugün de abdestsiz ölmekten korkan cengaverlerimiz var elhamdülillah. Bugün de imanlı, vatanı için her şeyden geçecek yiğitlerimiz, nene hatunlarımız var.
Bu ülke öyle kolay kazanılmadı, kolayca teslim edilmez. Kudüs’ten Mekke’ye, Bağdat’tan Endülüs’e olan sınırlarımızı tekrar gözden geçirttirmeyin bize.
YELTENMEYİN; yeltenirseniz de sizi tarihe gömmek için yine var gücümüzü sarf edeceğimizden şüpheniz olmasın.