Selsebil Çeşmesi
Bakmakla görmek aynı şey değildir. İlgi duyduğu şeylere sevgiyle bakan insanoğlu sevmediği nesnelere önyargı ile bakmaktadır. Bazen boş boş bakar, bazen de mesela yürürken çarpmamak için bakar. Bakışların en kıymetlisi, hakikatin anlamını arayan bakıştır. Bu bakış, bakmanın ötesinde görmeyi sağlar.
Bakmayı bilen biri kuştan, böcekten hatta eski bir çeşmeden bile nice dersler çıkarır hayat denen yolculukta.
Mevlâna türbesine ziyarete gidenler bilir. Türbenin avlusunda tarih kokan selsebil çeşmesi size gülümser. Çeşme öyle bildiğimiz sıradan çeşmelerden çok farklı. İçme suyu temininden ziyade küçük kuşların yıkanıp su içmeleri için yapılmış gibidir. Bunun yanı sıra göze hitap eden estetik yönü ile de sıradan çeşmelerden ayrılır.
Selsebil kelime anlamı itibarıyla, 1.tatlı ve hafif su 2.Cennette bir çeşmenin adı 3.Suyun aktığı yer kademeli olan bir çeşit çeşme anlamlarına gelmekte.
Selsebil çeşme, dokuz adet çanaktan oluşmakta. Yukarıdan aşağı doğru bir çanak, iki çanak, üç çanak, sonra iki çanak ve bir çanak şeklindedir. Her bir çanağın kıvrımından bir aşağıdaki çanağın içine su akar. Taşan su bir diğerine dökülür. Böylece şırıltılı hoş bir sesle güzel bir görüntü birleşmiş olur.
Dış görünümü hakkında yeterince bilgi verdiğimiz bu çeşmenin anlamına bakacak olursak adeta bir vahdeti vücut nazariyesi karşımıza çıkacak. Yani varlıktaki birlik. Hz. Âdem atamızdan bu yana ortak yazgımız kelimelere dökülmeden mimariyle hayat bulmuş orada. Hayat çeşmesi desek de yanlış olmayacaktır.
Hz. Âdem yaratıldığında tek idi. Bir kişi yalnız olarak yeryüzüne indirildi. Sonra Hz. Havva ile evlendi. Bir iken iki kişi oldu. Çocuklarıyla bu sayı üçe çıktı. Bizler de tıpkı Âdem atamız gibi kimsesizlikten hiçlikten ve bilinmezlikten var olduk ve bir olarak gönderildik yeryüzüne. Sonra hayat arkadaşımızı bulduk ve yolumuza devam ettik. Evlatlarımız dünyaya geldi. Üç, dört, beş…olduk. Derken evlatlar büyüdü, evlendi. Yahut aileden ayrıldı, uzaklaştı. Azalarak iki kişi kaldık. Yıllar önce olduğu gibi. Gün geldi hayat arkadaşımızı da kaybettik. Yapayalnız bir kişi kaldık. Nihayet emir yerine geldi. Azrail bize de merhaba dedi ve hiçlikle yoklukla başlayan varlığımız yine yokluk ve hiçlikle sona erdi. Tıpkı Âdem atamız gibi göçtük bu dünyadan.
Bakma ile görme çok farklıdır. İnsan hayata hangi pencereden baktığına dikkat etmeli. Bakış açımız ne kadar merak dolu olursa hayatımız o kadar anlam kazanacaktır. Şu kısacık hayata pek çok güzellik sığdıran insan ne kadar mesuttur. Selametle kalınız.