Sefer Çıktı Gürcistan’a
Türkiye Selçuklularının Anadolu’yu “Türk Yurdu” yapan kudretli sultanı II. Kılıçarslan ölmeden önce devleti 11 oğlu arasında pay eder ve küçük olmasına rağmen I. Gıyaseddin Keyhüsrev’e payitahtı bırakır. Oğullarından Rükneddin Süleyman Şah Tokat melikidir.
I Gıyaseddin’in saltanatının ilk yıllarında babasını ve bazı emirleri zehirleterek öldürttüğüne dair haberlerin yayılması ve bununla ilgili Gıyaseddin’in bazı emirlerinin korkarak Süleyman Şah’a sığınması üzerine Tokat emiri Rükneddin Süleyman Şah Konya üzerine sefere çıkar. Sefer hazırlıkları sırasında da diğer kardeşleri ile savaşa karışmamaları konusunda anlaşma yapar. Karşılığında ise tahta geçtiğinde onlarının düzenlerinin aynen devam edeceği sözünü verir.
Sefer hazırlıklarının tamamlanması sonucu Rükneddin Süleyman Şah, Konya’yı muhasara eder. Dört ay süren muhasara sonucunda Gıyaseddin tahtı anlaşmalı bir şekilde kardeşi Rükneddin Süleyman Şah’a bırakır. Süleyman Şah Türkiye Selçuklu Devleti’nde siyasi birliği sağlamlaştırmak için pek çok çaba sarf eder. Bu çabaların sonucunda Anadolu’da siyasi birlik büyük ölçüde sağlanmış olur.
Cömertliği, hayırseverliği ve dindar kişiliği ile öne çıkmış bir sultandır. Kudreti ve devleti birleştirmesi onun az zamanda hızlı ilerlemesini sağlar. Süleyman Şah, Anadolu’da siyasi birliği sağlamak için Danişment ili, Artuk ili ve Saltuk ili olarak bilinen Erzurum, Erzincan ve Diyarbakır yanında Amasya ve Niksar gibi birçok yeri devlet idaresi altına alır. Hemen hemen bütün kardeşleri de kendisine bağlılığını bildirir.
Süleyman Şah’ın Erzurum’u alması üzerine devlet Gürcistan ile sınır komşusu olur. Tabi Gürcistan’ın sınır tecavüzleri eski Saltuk iline olduğu gibi şimdi Selçuklu sınırlarında devam eder. Bu arada Gürcü kraliçesi Tamara ile Rükneddin Süleyman Şah arasında çok önce şu olay cereyan eder:
Gürcü kraliçe Tamara, II. Kılıçarslan’ın oğullarının birbirinden yakışıklı ve cengaver olduğunu duyar. Bunun üzerine Anadolu’ya, Rum iline, şehzadelerin ayrı ayrı resimlerini çizmesi için bir ressam gönderir. II. Kılıçarslan’ın oğullarının portresini karşında gören Tamara, Rükneddin Süleyman Şah’ın portresine aşık olur. Böylece Kılıçarslan’a bir mekup yazarak, Süleyman Şah’ın yüzü ve çehresinin güzel, çok iyi yetişmiş, güzel ahlaklı olduğunu ve hasletlerini duyduğunu ifade eder ve ekler. Süleyman Şah ile evlenerek ülkesini ve zenginliğini yönetmesini ister.
Kılıçarslan mektubu okuduktan sonra Süleyman Şah’ı çağırır ve Gürcü Tamara’nın teklifini anlatır. Bunu duyan Süleyman Şah hiddetlenir ve “kafir bir kadının işvesine ve dünya hevesine kapılıp Hristiyan diyarına gidemeyeceğini” söyler; oraya ancak sultanın yardımı ve fermanı olursa kilise ve manastırları yıkıp cami ve medrese yaptırmak, çan yerine ezan seslerini duyurmak maksadıyla varacağını babasına arz eder.
Dönelim Gürcistan seferine. Ordusunu toplayan Rükneddin Süleyman Şah harekete geçtikten sonra Gürcü Tamara’ya teslim ve Müslüman olması yolunda sert bir üslupla mektup yazar. Gürcü Tamara da aynı üslupla yazdığı mektubunda ordusunu üzerine salacağını bildirir.
Erzurum’dan yola çıkan Tük ordusu Pasinler ve Sarıkamış istikametinde ilerleyerek Micingerd Kalesi civarında ordugâh kurar. Gürcüler ise Selçuklu ordusu istirahat halinde iken pusuya geçer. Bu ani baskın ile neye uğradığını anlamayan ve şaşıran Türk ordusu çadır ve ganimetlerini geride bırakarak müsait bir savunma alanı bulmak için geri çekilir. Tam bu sırada sultanın çetrini taşıyan askerin atının ayağının takılıp yere düştüğünü gören emir ve askerler sultanın başına bir iş geldiğini sanarak kargaşa koparırlar. Hemen düşen sancak kaldırılır. Durumun aslı anlaşıldıktan sonra sultan ve emirler orduyu toplamaya uğraşsa da muvaffak olamaz. Selçuklu öncü birlikleri ile Gürcü ordusu arasında çetin bir çarpışma yaşanır. Bu seferden Selçuklu ordusu bir sonuç elde edemez. Rükneddin Süleyman Şah’ın, Gürcistan Seferinde başarılı olamamasına rağmen Anadolu’da Türk birliğini sağlama çalışmalarında bu seferin çok büyük etkisi olmuştur. Bu dönemde Anadolu’da Türk birliği büyük ölçüde sağlanmıştır. Bu başarı da Anadolu’ya Türk mührü vuran babası II. Kılıçarslan’dan sonra Süleyman Şah’ın da Selçuklular Türkiye’sinde Türk siyasi birliğini sağlaması nasıl kudretli bir padişah olduğunu açıkça ortaya sermektedir.
Kaynaklar
- Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971
- İbni Bibi, Anadolu Selçuki Devleti Tarihi, (Çev. M. Nuri Gençosman), Ankara 1941