Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Ramazan notları (III)

Ramazan notları (III)

Hani insanın kendini kötü hissettiğinde, ruhu daraldığında ferahlamak için dinlediği şarkılar, okuduğu şiirler vardır. Ben ne zaman canım sıkılsa, özellikle de Ramazan ayında İsmet Özel’in Münacaat şiirini okur, kendi sesinden dinlerim. İsmet Özel’in bir yakarışıdır bu şiir.

 “Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı/ ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışarıdan sarmaladığı günlerde/ bir zamandı/ heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye/ ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.”

Dizeleriyle başlayan şiiri ne kadar anlatmaya çalışsam boş. Siz en iyisi bir yandan bu yazıyı okurken diğer yandan da Youtube’dan şiiri dinleyin. Dört dörtlük bir kurgu iyi hazırlanmış video kaydı var. Dört dörtlük deyimi lafın gelişi değil. Şöyle ki öncelikle şiir enfes dizilerden oluşuyor. İkincisi İsmet Özel kendi seslendirdiği şiirinde yaşadığı duyguyu, vermek istediği mesajı çok iyi yansıtıyor. Üçüncüsü şiire fon müziği olarak seçilen Trio Joubran grubunun Masar isimli eserleri şiirle tam uyumlu olmuş. Dördüncüsü ise görüntü olarak Onur Ünlü’nün Polis filminden çeşitli sahneler kullanılmış. Zaten Polis filminde de Münacaat şiiriyle benzer sularda yüzen bir hikâye anlatılıyor. Eğer izlemediyseniz “Şiddete meyyalim vallahi dertten” mottolu Polis filmini de tavsiye ederim.

“Gençtim ya, ne fark eder deyip geçerdim/ nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da/
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem/ ne fark eder demişim/bilmeden farkı istemişim.”

“Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi/ taşınacak suyu göster, kırılacak odunu/ kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde/ bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin/ tütmesi gereken ocak nerde?”

***

Geçtiğim hafta gündem yoğunluğu arasında fazla dikkat çekmese de ilginç bir haber vardı. Amerika'da bir kumru polis aracının ön camına yuva yapmış. Polisler yuva yapan kuşu korumak ve beslemek için büyük bir hayvanseverlik örneği sergilemişler(!) Hayvan yağmurda ıslanmasın diye yuvanın üstünü şemsiyeyle koruyan polisler, kuşun beslenmesi için de yuvaya yiyecek ve bir kap su koymuş. Aracın etrafını da güvenlik şeridine alan polisler, kumrunun yumurtalarına asla dokunmuyormuş. Zira kuşlar insanların dokunduğunu anladıkları zaman yumurtaları terk ediyorlarmış.

Elinde oyuncak silah olan 15-16 yaşındaki siyahi çocuğu bile makul şüpheli sayıp acımadan öldürebilen Amerikalı polislere insanın bu habere baktığı zaman aslında ne kadar vicdanlı insanlarmış diyesi geliyor. Anlaşılan Amerikan polisi yerle bir olan imajını düzeltmek için aklı sıra bir halkla ilişkiler çalışması yapmış. Hani bir dönem izlediğimiz vicdanlı İsrail askerlerinin(!) yaralı bir hayvanı kurtarmak için nasıl seferber olduklarını gösteren haberler gibi. Beni asıl rahatsız eden bu haber değil. Haberle yapılmak istenen imaj çalışmasının bal gibi farkında olmalarına rağmen bu habere sıkılmadan yer verebilen sözde muhafazakâr medyamız. Bu haberi yaparken insanın aklına hiç mi Amerikan polisleri tarafından haksız bir şekilde öldürülen masum insanlar gelmez?

***

Avrupa şampiyonasında çeyrek final maçları başladı. İkinci tur maçlarında İngiltere'nin İzlanda, İspanya'nın da İtalya'ya elenmesi sürpriz olarak değerlendiriliyor ama bence öyle değildi ve hak edenler tur atladı. İngilizler "Kraliçe 90 yaşında, İngiltere 50 yıldır kupa alamıyor." diye kendileriyle dalga geçiyor. Turnuvanın başından beri milli takımımızın dışında desteklediğim takım İtalya'dır. Çok iyi bir takım değiller, fazla keyif veren bir oyunları yok ama gönülden oynuyorlar. Takımda oyunu yönlendirecek Pirlo tarzı bir liderleri yok ama kalede Buffon, defanstaki Barzagli, Chiellini ve Bonucci üçlüsü takımın omurgasını oluşturup, başarılı olmalarını sağlıyor. Buffon'un İtalya milli marşını söylerkenki inanmış ruh hali bana bizim Alpay Özalan'ı çağrıştırıyor. İtalya maçından önce milli marşlar okunurken dikkat edin ne demek istediğimi anlayacaksınız. Eğer İtalya Almanya'yı da geçip yarı finale çıkabilirse kupayı alması için önünde bir engel kalmaz.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi