Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Propagandanın Dili Nece?

Propagandanın Dili Nece?

Şunun şurasında kaç gün kaldı referandum oylamasına? Nitekim devlet büyükleri mecliste anlaşıp sonuca bağlayamadıkları birkaç hususu kamuoyuna sorma gereği duydular. Bizler gidip aklımıza ve vicdanımıza danışıp “evet” ya da “hayır” diyeceğiz. Hayat da devam edip gidecek!

            Bu kadar basit ve sıradan olmadığının farkındayım. Baksanıza neredeyse tüm dünya, örgütü birliği, batısı doğusu, atı iti ne kadar alakadar oldular. Diğer yandan her ne kadar rejim değişmeyecek olsa da sistemin işleyişinde değişiklikler olacağı biliniyor. Duyacağız, dinleyeceğiz, gözlemleyeceğiz aklımıza yatan kararı vereceğiz.

            Sunulan pakete “evet” veya “hayır” denecek. Bu iki kabul veya reddin taraflarının amacı etkili bir propaganda yapıp taraftarını çoğaltmak değil mi? Sualim şu; Bu amaca hizmet etsin diye kullanılan dilin üslup ve derinlik bakımından kafi, ince ve anlaşılır olduğunu düşünüyor musunuz?        

Dil, sadece bir lisan değildir. Bir ülkede, bir yörede ve coğrafyada haberleşmek, iletişim kurmak için kökü tarihsel bir geçmişe bağlı olarak neşet etmiş lisan, mekanik bir yapıya sahip olsa da çok daha fazlasını ihtiva ve ifade eder.

Propaganda süreçlerinde kullanılan dil, üslup ve derinlikten uzak düştüğü zaman nahoş, itici ve rahatsız edici bir hal alıyor. Taraflar bundan mutlu mu bilmiyorum lakin “bir oy bile hesabıma geçmeli” yaklaşımıyla her seçmene ve her oya “av-avcı” edasıyla bakmak yürütülen propagandanın politik dilini bile bozuyor.

Sosyal medya denen İnternet ortamı belki de en etkili araçlardan biri. Bu alanda gerek görsel gerek söz gerekse müzik kullanılarak devreye sokulan araçların kimi zaman haddini ve maksadını aştığını görüyoruz. Bazı siyasilerin kullandığı hakaret ve saldırı dili ise alkışlarla birlikte heyecanla karşılanıyor.

Evet ya da hayır için taraftar olan herkes savunduğu tarafa katkı sağlamak düşüncesinde. Bunda bir anormallik yok lakin kullanılan görsellerden afişlere kadar, pankartlardan reklam filmlerine kadar ayrıştırıcı, kışkırtıcı ve öfke dozu yüksek bir ifade biçimi tercih ediliyor.

Sosyal medyaya düşen kimi görsel malzemeler, kimi zaman akıl ürünü ve cin fikirli derinlikleriyle izleyeni yakalıyor ve hatta gülümsetiyor kimileri ise “bu kadar da olmaz” dedirten cinsten oluyor. Şu günlerde sosyal medyaya düşen bir fotoğrafta cami olduğu belli olan bir mekânda cami cemaatinden üç beş hacı amca vücutları ile halının üzerine “evet” yazmışlar. Yaratıcı bir düşünce diyerek yapmış tahmin ederiz ki sahibi. Kıbleye ayak uzatarak sakallı amcaları bu halde fotoğraflamak hele cami içinde bunu gerçekleştirmek üslup ve derinlik anlamında sığ kalan bir dil değil de nedir?

Bunun karşılığında bir başkası da caminin ortasına “hayır” yazacak olursa edilecek feveran ve yaygara haklı mı olacak o zaman? Diğer yandan neredeyse ağız dolusu denecek şekilde argo ifadelerle hakaretler yağdırmak politik dile bile münasip düşmeyecek hafiflikte.

Üslup, ifade becerisi, nüktedanlık, hazır cevap olabilmek, cuk oturtmak dediğimiz deyim ve tavırlar bu milletin sahip olduğu inceliklerdir de bu hal neden oluşuyor? Sorunun beyhude olduğunun farkındayım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi