PARALEL’DE ‘MİLAT’ YAKLAŞAN SEÇİMLER
Memlekete musallat olan ‘paralel’ tehdidin akıbeti konusunda toplumda haklı bir duyarlık var. Millet siyasilerden/karar vericilerden bu meselenin bir an önce bitirilmesini bekliyor. Haksız da sayılmazlar. Zira tüm topluma ‘kasteden’ bir ‘yapı’ ile karşı karşıyayız. Herkesin geleceği ipotek altına alınmak istendi. Ama işler, hamdolsun, onların istediği gibi gitmiyor.
Toplumsal kararlılık son derece önemli. Şundan eminiz ki; eğer bütün bir toplum belli bir konuda hemfikirse, bir mutabakata varmışsa buna karşı duranların başarı şansları yok. Tarihsel tecrübemiz böyle söylüyor.
Kamuoyu merakta: Mücadelenin ‘mecrasında’ olup, olmadığını bilmek istiyor. Dost meclislerinde, resmi-gayri resmi görüşmelerde konu dönüp, dolaşıp mutlaka mezkûr meseleye geliyor. Gelmesi kötü değil. Biliyoruz ki, toplumsal duyarlık devam ettiği müddetçe mücadelede ‘tavsama’ olmaz. Karar vericiler doğru yolda olduklarını anlarlar; daha fazla gayret göstermeleri gerektiğini unutmazlar; adımlarını o doğrultuda atarlar.
Paralelle mücadele ne durumda?
An itibariyle planlar yapılmaya devam ediliyor.
‘Milat’ yaklaşmakta olan genel seçimler.
Seçimlerden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni dönem, yeni ellerle şekillendirilecek.
Mücadele ‘süreci’ nasıl ‘yönetilecek’, ya da ‘yönetilmeli’ sorusuna cevap aramaya başlarken öncelikle ‘yönetim’ kavramıyla ne kastettiğimizi ortaya koyalım. Yönetim, ‘herhangi bir amaca ulaşmak için gerekli planlamanın yapılması, süreçlerin tanımlanması, adımların atılması ve o doğrultuda ihtiyaç duyulan değerlendirmelerin icra edilmesi’ olarak tanımlanır.
Herhangi bir yönetim faaliyetinde üç aşamanın bulunması gerektiği kabul edilir: Planlama, uygulama ve denetleme. Nerede bir yönetim faaliyeti varsa, orada bu üç fonksiyon mutlaka bulunur. Devlet, yerel yönetimler, sivil toplum veya özel sektör fark etmez. Devlette ‘planlama’ işini parlamento, ‘uygulama’ işini hükümet, denetleme işini ise mahkemeler yapar.
Bu üç aşamayı temel alarak analizimizi yapalım.
Birincisi, yani planlama işin en önemli kısmıdır. Genel Seçimlerde ‘planlayıcılar’ seçilecek. Seçimler kamuoyu ve millet desteğinin açığa çıkarıldığı, ‘görevlendirmenin’ yapıldığı dönemler olarak kabul edilirler. Seçim döneminde hangi konular konuşulur, hangi meseleler tartışılırsa seçimden sonra o konular gündeme gelir, gelmesi gerekir.
Seçimlerde ‘hakeme’ müracaat edilir. Hakem millettir. O doğru kararı verir. Verdiğine inanılır. Vermediği durumlarda bile toplumsal temayülü yansıttığı için gene de itibar edilir. Bir dahaki seçime kadar, seçimden önce çizilen çerçevede uygulamalar yapılır.
Ayrıca, seçime giderken çok radikal kararlar alınmaz. Alınmaması gerekir. ‘Dere geçilirken at değiştirilmez’ demiyorum. Ama karar vericiler ‘at acaba dereyi geçirebilecek mi’, sorusunun cevabını bu dönemde bilmek isterler. Bu dönem mücadeleye hazırlık babından plan yapma, ‘mühimmat’ toplama, eksikleri giderip, gücü tahkim etme zamanıdır.
Mücadelenin yolu, yöntemi, araç ve mekanizmaları bir takvime bağlanır. Öncelikler belirlenir. Hukuki mevzuatta değişiklikler de dâhil olmak üzere, altyapı eksiklikleri giderilmeye çalışılır. ‘Yol haritası’ çıkarılır.
Geçtiğimiz günlerde ‘paralel’ yapılanma bir terör ‘örgütü’ olarak tanımlandı. Kırmızı Kitap olarak bilinen ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne ‘birinci öncelikli tehdit’ olarak dâhil edildi. Aslında bu en stratejik adımdı. Bu saatten sonra kim bu yapılanmayla ilişkiliyse, mensupsa o kişi ‘milli güvenlik’ açısından bir tehdittir.
‘Mühimmat’ toplama çok önemli bir aşama olarak karşımıza çıkar. İçerideki çürükler, ‘örgütle’ dirsek temasında olanlar, sürece inanmayanlar, paralel-severler ayıklanır. ‘Bagajı’ olanlar temizlenir. Açığı olanlar bertaraf edilir.
Ak Parti hükümete geleli beri ‘paralel’ çete ile içli-dışlı olmuştu. Herkesin bunlara bulaştığını söyleyemeyiz, ama Ak Parti’de siyaset yapan çok sayıda bakan, milletvekili, belediye başkanı, il başkanı vs. şu veya bu şekilde bunlarla iş tuttu. Geçtiğimiz yıl yapılan mahalli idare seçimlerinde ve yapılmakta olan il, ilçe kongrelerinde ciddi bir kısmı tasfiye edildi. Edilmeye çalışılıyor.
Şu anda en kritik aşamadayız: TBMM’nin arındırılması. ‘Mensup’ ya da ‘yandaş’ milletvekilleri temizlenmeli. Ak Parti’nin bu konuda duyarlı olacağını söyleyebiliriz.
Asıl tehlike diğer partilerde...
‘Örgüt’ bulundukları bölgeye ve şartlara göre strateji belirleyecektir. Doğuda HDP, Batıda CHP, Orta Anadolu’da ise MHP’ye ‘sızmak’ kendileri açısından ‘mantıklı’ olabilir, mesela. Zannımca, en fazla ilgi duyacakları parti MHP olacaktır. Zira ‘paralel’ belli düzeyde milliyetçi ve muhafazakâr bir söylem kullanıyor. En azından öyle ‘görünmeye’ çalışıyor. MHP normal şartlar altında bunlara kucak açmaz, taviz vermez, ama ‘sızmalar’ olabilir.
MHP yöneticilerini ‘uyarma’ görevimizi yerine getirelim. Bu, kökü dışarıda olan ve toplumsal hassasiyetlerimizi dikkate almayan bir ‘örgüt’.
Partiler adaylarını açıklayınca ‘paralel’ hassasiyeti olanlarda ciddi bir sorgulama başlayacaktır. Sızmalar, Truva Atları tespit edilmeye çalışılacak.
Mücadele sürecinde ikinci aşama olan ‘uygulama’ döneminin seyrini zaman gösterecek. Şu ana kadar yapılanlar, çok ‘zaruri’ olanlar. Seçimlerden sonraki 100 gün çok önemli, çok hassas. ‘Oraya kadar bekleyelim’ diyorum. Eğer o dönem heba edilirse, daha da bir şey yapıl(a)maz.
Cumhurbaşkanı kendini görevli hissediyor: ‘Tek başına kalsa da mücadeleye devam’ edecek.
Asıl görev bize düşüyor…
Hassasiyetimizi kaybetmeyelim, kaybedenleri uyaralım.