Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Oy Kullanmanın Dini Hükmü

Oy Kullanmanın Dini Hükmü

Yaşadığımız dönemde Müslümanların birbirlerini müşrik ve kâfir olmakla itham ettikleri alanlarından birisi seçimlerde “oy kullanma” meselesidir. İster milletvekili, ister belediye başkanı seçimi olsun, bütün bu seçimler,   temsilcileri belirlemeye bir vesiledir. İtikadî nedenlerle seçime karşı çıkan çevreler, gerekçe olarak yönetim şeklinden hareketle oy verme eyleminin küfür ya da şirk olduğunu iddia ediyorlar. Bundan dolayı da seçimlerin boykot edilmesi ve oy kullanılmaması yolunda propaganda yapıyorlar. Oysaki durum böyle değildir. Seçimlere gitmek, seçimde oy kullanmak,  bizi yönetmesini istediğimiz kişilerin iktidara gelebilmeleri için bir araçtır, bir vesiledir. İslam fıkıh usulünde vesileler ise, itikatla ilişkili konular değildir. Hatta vesilelerin, itikatla yakından ve uzaktan bir alakası yoktur. Vesileler, küfür, iman terimleri olarak değil, doğru ya da yanlış terimler olarak kullanılır.

Bir ülkede bizim hakkımızı/hukukumuzu savunacak, bizi mağduriyetten, mazlumiyetten kurtaracak, bize gelebilecek muhtemel sıkıntıları ortadan kaldıracak şahısların yönetime gelmesi için oy kullanmak kadar tabii bir şey olamaz. Bu bir nevi vatandaşlık hakkı olup iradenin sandığa yansıtılmasıdır.  Nitekim Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden herhangi biriniz bir kötülük gördüğü zaman eliyle değiştirsin. Eğer buna güç yetiremezse diliyle değiştirsin. Buna da güç yetiremezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf mertebesidir.”

 O halde istenen şey, kötülüğün düzeltilmesidir. Seçimler, bazen kötülüğün düzeltilmesi için uygun bir araç olabilir. Günümüzde seçimler ya da anayasa değişiklikleri için yapılan, yapılacak olan referandum,  kötülüğün düzeltilmesine sebep olan bir araç olarak kabul edilmelidir. İslam ülkeleri içinde Türkiye,  buna en büyük delildir. Seçimler bugün Türkiye’yi, dünyaya karşı övünebileceği bir konuma getirmiş ve yükseltmiştir. Bizler referandumda oy kullanmakla,  münkeri ortadan kaldırmaya ve marufu egemen kılmaya destek vermiş olacağız.

Tarihe dönüp baktığımız zaman Hz. Peygamberin vefatından bugüne  kadar İslam Dünyasında yöneticilik yapmış kimi Müslüman yöneticilerin dönemlerinin pek de parlak olmadığı görülür. Bu süre içinde de sıkıntılı Müslüman yöneticiler daima var olmuştur.  Böyle olmalarına rağmen Müslümanların tarihinde onlar hakkında hiçbir âlim kalkıp da kâfir oldukları şeklinde bir hüküm vermemiştir. Bizler yöneticiler ve başka şahsiyetler hakkında açık bir küfür görmedikçe hiçbir kimseyi tekfir edemeyiz. Dolayısıyla anayasa değişikliği için halkoyuna gitmek ya da parlamento seçimleri için sandığa müracaat etmek, bu ümmetin yararınadır. Bunun en açık göstergesi, on beş sene içinde görülmemiş bir vaziyette Türkiye’de meydana gelen köklü değişimler ve kazanımlardır.

Gelin 16 Nisan 2017 tarihinde sandık başına giderek “evet” oylarımızla  milletimizin bu kazanımlarına elbirliğiyle sahip çıkalım!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi