Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Okullu olduk otobüsleri doldurduk

Okullu olduk otobüsleri doldurduk

Okullar açıldı.
 
Bütün öğrencilere güzelliklerle dolu, eşit şartların olacağı bir yıl diliyorum.
 
Okulların açılmasıyla zaten dolu olan otobüsler artık yolcu alamayacak duruma geldi. Bu konuda yazmayı daha önce de düşünmüştüm.
 
Ama nedense erteleyip duruyordum.
 
Fakat önceki sabah öğrencilerinde aramıza katılması ile otobüs paradoksu içinden çıkılmaz bir hal aldı.
 
Size şu kadarını söyleyeyim.
 
Otobüs şoförü, insanlar mağdur kalmasın diye, artık diğer kapılardan almak zorunda kalıyor vatandaşı. Sonra otobüsün içinde elden ele otobüs kartı geliyor en öne. Rezillik diz boyu… Balık istifi bir vaziyette her sabah, her akşam yolculuk yapıyoruz.
 
Bu bahsi geçen otobüs hattı 44 numara… Eminim ki diğer vatandaşların da mağdur oldukları hatlar vardır.
 
44 numaralı otobüsler 08.30’a kadar her 10 dakikaya bir sefer yapıyor. Fakat o saatten sonra ne hikmetse yarım saate çıkan seferler halkı mağdur ediyor.
 
Keşke size duraktan binen yolcuların bir fotoğrafını da gösterebilseydim. Her gün aynı manzara!
 
Gerçi gerek var mı? Benim gibi otobüs kullanan her vatandaş bir yerde bu manzara ile karşılaşıyordur.
 
Bu hattın gittiği yönde sanayi var, liseler var, ekstra iş yerleri var. Yani 08.30’dan sonra sefer sayısını azaltmak hiç doğru bir hareket değil.
 
Şoför de otobüse binecek insanların aciliyeti olduğunun bilincinde olduğu için arabaya almak istiyor haliyle. Ama durum her sabah içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
 
Önceki sabah Mehmet Tuza Pakpen Lisesi’nin öğrencileri de vardı otobüste… Çocuklar; “Bu şartlar altında her gün nasıl gideceğiz okula” diye veryansın ediyorlardı.
 
Üzüldüm açıkçası kendi çocuklarımıza.
 
Ulaşım Daire Başkanlığı, fazla sefere ihtiyacı olan hatları belirleyip, yeni bir düzenleme getirse vatandaş rahatlayacak.
 
Tıkış tıkış bir otobüsle okula işe gitmek, sabahın ilk saatlerinde sinir sistemimizi sarsıyor. Böyle giderse nefes almak için yanımıza oksijen tüpü almamız gerekecek.
 
Bunu özel araç kullananlar hiç anlamazlar. Ama ne demek istediğim benim gibi gün içerisinde en az 3-4 kez otobüs değiştiren vatandaş anlayacaktır.
 
Araca bir şekilde binmek bir dert, ineceğin durak geldiğinde inmek çok ayrı bir dert… Bütün önündeki yolcular insin, sırf senin inmen için. Sonra sen inince hepsi geri dolsun o sıkış tepiş otobüse!
 
Ajite etmek için değil olayın vahametini yetkililer anlasın diye detaylandırmak istedim.
 
Bu yazın bir de kışı var.
 
Kış geldiği zaman vatandaş daha da mağdur olacak. Umarım o zamana kadar Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından sefer sayılarına düzenleme getirilir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi