NEVRUZ
Nevruz aslında Farsça bir kelime olup “New Rûz” = “Yeni Gün” demektir. Yani senenin ilk günü kastedilmektedir. Aslında “Yeni Yıl”dır. Gece ile gündüzün eşit olduğu 21-22 Mart tarihlerinde, baharın ve yeni yılın gelişini kutlama amacıyla Türkler, Kürtler, Moğollar, İranlılar, Afganlar, Tacikler ve bazı Araplar tarafından kutlanır. Birlik, beraberlik, kardeşlik ve barışı ifade eder, küs olanlar birbirleriyle barışır. Bu yönüyle dini bir motif de içerir.
Birçok ismi vardır: Türkiye’de Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Yılsırtı; Kazakistan’da Navrız, Navrız Meyramı, Ulus Günü, Yeni Yıl; Azerbaycan’da Novrız, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Bayramı, Ölüler Bayramı; Altay Türklerinde Cılgırak Bayramı; Başkırtlarda Ekin Bayramı; Doğu Türkistan’da Yeni Gün, Baş Bahar; Kırgızistan’da Navruz; Özbekistan’da Nevroz; Tatarlarda Nevruz; Türkmenistan’da Teze Yıl; Uygurlarda Yeni Gün, Yeni Yıl; Gagavuzlarda İlkyaz; Karaçay-Malkarlarda Gollü, Gutan, Saban Toy; Karapapak-Terekemelerde Ergenekon Bayramı, Kurtuluş Bayramı; Kumuklarda Yazbaşı; Nogoylarda Navruz, Saban Toy; Kürtler ve Acemlerde de Newroz isimleriyle anılır.
Tarihteki bütün Türk Devletleri tarafından bayram olarak kutlanmıştır. On iki hayvanla sembolize edilen Türk Takvimi’nde yılın başlangıç günü olarak kabul edilmiştir. Oğuz Kağan bu günü “Kutsal Gün” olarak belirlemiştir. Selçuklu Sultanı Celâleddin Melikşah devrinin bütün uzay bilimleriyle uğraşan âlimlerini başkent Isfahan’a çağırarak, kendi adıyla anılan “Celâlî Takvimi”ni hazırlatmıştır. Şemsî Takvim adıyla bilinen ve İran ve Afganistan’da kullanılan bu takvime göre yılbaşı 21 Mart’tır. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı olarak kabul etmiş ve vergileri buna göre düzenlemiştir. Sultan kelimesini Nevruz ile birlikte kullanılmasının sebebi ise, devlet başkanlarının halk ile birlikte bu önemli günü kutlamasından dolayıdır.
Osmanlılarda da Nevruz, baharın ilk günü ve yılbaşıdır. Takvimler hep Mart’tan başlar, mali yılbaşı da bu günde başlar ve bütün kanunnamelerde vergilerin ilk taksitinin alındığı gündür. Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş ve mali yılbaşı Mart olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında da Nevruz şenlik olarak kutlanırdı. 21 Mart 1919’da Konya’da Nevruz Şenliği yapıldığı o dönemde çıkan gazetelerde görülebilir. 21 Mart 1922’de Mustafa Kemal Paşa, Ankara Keçiören’de kutlanan Nevruz Şenliği’ne katılmıştır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’da 21-22 Mart tarihleri resmi olarak Nevruz Bayramı olarak kutlanır ve tatildir. Balkanlarda yaşayan Müslüman Türkler de Nevruzu kutlarlar. Nevruz törenleri ve anlayışı Türkistan Coğrafyasında ortak bir durum sergiler. Ateş kültü, su kültü ve atalar kültü temel inanışlardır. Birçok yerde insanlar sabah kalkar kalkmaz ateş yakarlar. Ateşin üzerinden atlanması bu kültün eseridir. Daha sonra en yakın su kaynağından, günümüzde ise evdeki çeşmeden su alınıp yola ve eve serpilmesi, kalan suyun da içilmesi, göl ve akarsu kenarında şenlikler yapılması ise bu kültün sonucudur. En sonunda, çevrede hatırı sayılır yaşlı bir kişiyi eve çağırarak ikramda bulunulması ve mezarlık ziyareti yapılması da atalar kültünün ifadesidir. Nevruz yaklaşırken evlerde temizlik yapılır. Özel yemekler hazırlanır, yeni elbiseler giyilir, halk oyunları sergilenir, sportif müsabakalar düzenlenir, kısaca hoş ve keyifli zaman geçirilir.
İranlılar, Nevruzu Saka Türklerinden almışlardır. Daha sonra da Kürter İranlılardan görerek Nevruz kutlamalarını yapmaya başlamışlardır. Nasıl ki Türkler Nevruzu Çin esaretinden kurtulma olarak Ergenekon çıkışını destanlaştırdılarsa, Kürtler de Dahhak’ın zulmünden kurtulan Kava hikâyesini efsaneleştirmişler ve bugünü Nevruz olarak tespit etmişlerdir. Zaten sarı, kırmızı ve yeşil renkler de Göktürklerin milli rengidir. Özbekistan’da da bu üç renk kutlamalarda ana renkler olarak kullanılır. Nevruz anlayışı ve kutlamaları binlerce yıldan beri gelen bizim örfümüzdür, âdetimizdir.
Birtakım siyasi hareketlerden dolayı bir zaman yanlış değerlendirilmiş ve yanlış anlaşılmıştır. Bu yüzden Nevruz’u göz ardı etmek son derece yanlıştır. Bunu ortadan kaldırmak için öncelikle akademik seviyede çalışmalar yapılmalı, devletin ilgili birimleri vasıtasıyla tertip ve düzen içerisinde kutlanmalı ve halka, daha doğrusu yeni nesle iyi anlatılmalıdır.
Toprağı “ana” diye algılayan bizim düşünce sistemimizde, baharın gelişi hem psikolojik hem de fizyolojik olarak çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü insanın vücudu ve duyguları bahar ile birlikte adeta yeniden doğar ve canlanır. Kışın tembelliğini üzerinden atarak pozitif enerjiyle dolar. Bu enerjiyi en güzel şekilde kullanmak, hem Allah’a kul olmanın gereği, hem de iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olabilmenin mesuliyetidir. Nevruzumuz kutlu olsun, daha nice nevruzlara ve baharlara milletçe birlik ve beraberlik içinde erişmeyi Cenâb-ı Hakk nasip etsin.