Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Neden Avrupa’ya Gidiyorlar?

Neden Avrupa’ya Gidiyorlar?

Suriyeli; günahsız, masum ve mazlum bir çocuğun hazin ve iç burkan görüntüsü üzerine “göç” meselesi başka bir boyuta taşındı. İnsanlık tarihinin dram, acı, zulüm dolu sayfalarından birine yazılacak son yaşananlar.

            Aylan bebeğin ölümü, durumun boyutunu değiştirdi ama derinliğini, özünü, yönünü değiştirmedi. Avrupa, acımasızca ve sinsice doğunun tüm ahengini, insicamını, mayasını bozmak için elinden geleni ardına koymadı. Bu topraklara karşı geçmişten gelen bir intikam duygusu ile tüm bu insanların yoksul, mazlum, çaresiz kalmasına sebep oldu.

            Gün geçmiyor ki insanı hayrete düşüren şaşırtan bir durumla karşılaşmış olmayalım. Düne kadar kapılarını sımsıkı kapatan, evinden yurdundan kaçarcasına yollara düşen insanları görmezden gelen Avrupa nasıl oldu da söylem değiştirdi. Değişen ağızlarıyla merhamet nutukları atanlar daha dün Türkiye’nin kapılarını sonuna kadar açmasını garipsiyordu.

            Kendi ülkemizde bile “her yer doldu kaldı, bu kadar yabancının işi ne memlekette” diye feryat edenler, şimdilerde yeterli tedbir alınmadığı için kendilerini tiyatroya vurdular. Kıyıya vurmuş o cansız ve masum bedenin üzerinden kimler algı yönetimi yapıyor “görmek” zor olmasa gerek.

            Avrupa, kendine doğru gelen bu insanlara yardım edeyim derdine mi düşmüştür yoksa bu meseleyi nasıl en az zayiatla hallederim kaygısına mı kapılmıştır? Ya da Almanya gibi bu konuyu da bir fırsata mı çevirme kurnazlığındadır? Gelenlerin arasından iş gücü olan, tabiri caizse ki değil ama “işine yarayacak adamı” seçerek sığınmacı seçtiğini duymayan kaldı mı acaba?

            Avrupa, gelen binlerce insan karşısında daha ne yapacağını bilemez haldedir. Bu şaşkınlık “gelenleri nasıl karşılayacağız, nerelere yerleştireceğiz, bu dramı onlara nasıl unutturacağız” şaşkınlığı değildir. Avrupa şu an “bunlar nasıl doyacak, ekmeğimizi paylaşmaya değer mi” derdindedir.

Benimse içimi ürperten, zihnimi meşgul eden çok daha başka bir soru var; sahi bu topraklardan kaçarcasına yollara düşen bunca insan neden Avrupa sevdasındadır? İlk başvurulacak yer konu komşu değil mi? Evini barkını terk etmek gibi bir tercihle karşı karşıya kalan çoğu Müslüman bu insanlar niye komşusuna sığınmak yerine Avrupa’yı tercih etmektedir?

Ölürcesine çoluk çocuk kadın erkek onca tehlike ve onca uzun yola rağmen, kâh çelme takılırken ayağına kâh ötelenirken kurtuluşu herhangi bir batı ülkesinde aramak, kurtuluş mudur, teslim oluş mu?

Bu gidişin, bu göçün, bu kayboluşun sebebini kendimizde de aramak gibi bir tercih yok mudur? Bilakis, dönüp bakacağımız yer kendi içimiz değil midir? Halkı Müslüman olan ülkelerin kaç tanesi kurtuluşu kendi coğrafyasında inşa edebilmiştir? Ateşten serinlik ve selamete kaçar canı yanan, selameti, serinliği Batının kollarında arıyor olmak, hangi hesabın bedeli olacaktır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi