Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Ne olacak bu reytinglerin hali!

Ne olacak bu reytinglerin hali!

Televizyon izleme kültüründen mümkün olduğunca uzak duran bir insanım. Fakat çoğu insan için televizyon artık günümüzün vazgeçilmez bir gerçeği.

Hal böyle olunca artık televizyon aileleri bir arada tutan bir kavram haline geldi. İnsanlar, ailecek sohbet etme ruhundan uzaklaşıp, ailecek dizi seyretme furyasına kapıldı. Herkesin dizisi var. Herkes bir karaktere bürünmüş vaziyette.

Çok klişe olacak biliyorum ama özellikle yeni jenerasyonun dizi karakterlerini birebir taklit etme durumu beni derinden sarsıyor.

Çünkü siz de farkındasınızdır ki diziler, filmler hiçte iç açıcı roller barındırmıyor.

Televizyon sektörü çöplüğe dönüşmüş durumda!

Evet, bu konu çok konuşuluyor. Çok tartışılıyor. Fakat bu çarpık düzenin tam manasıyla önüne geçilebilmiş değil.

Star’ından Atv’sine, Kanal D’sinden Show TV’sine kanalları akşam şöyle bir gezinin zaten belli bir algı üzerine kurulu diziler, filmler döngüsü olduğunu göreceksiniz. Her biri diğerinin aynı diziler, programlar çocuklarımızın beynini sarmış durumda!

Gün içerisinde izlenenden ziyade prime time dediğimiz zaman diliminde çoluk çocuk tüm aile kendini kaybetmiş gibi dizilere koşuyor. Şaka değil. Vardır etrafınızda bugün dizim var deyip misafir kabul etmeyen, sohbet etmeyen, davetleri kabul etmeyen… Ya da bu saydıklarım belki de tam da sizsinizdir.

Aslında bizim insanımızı içine çeken bu dizilerin en büyük özelliği kültürümüzün dışında olması gibi geliyor. Özellikle uyarlama diziler Türk örf ve adetlerinden epey uzak ahlak dışı senaryolarla insanların karşısına çıkarıldığı için, insanımız önce hayranlıkla izliyor; sonra taklit etmek istiyor.

Diziler maalesef halkı aile içi şiddete, kavgaya, eşlerin birbirini aldatmasına, gayri meşru ilişkilere, kötü alışkanlıklara teşvik ediyor. 

İşte tam da bu sebeple bizim yabancı menşeli dizilerden ziyade, kendi dizilerimizi çekmemiz gerekiyor artık.

Bununla ilgili Konya’da bir film platomuz var biliyorsunuz. Direniş Karatay filminin çekildiği alan. Böyle alanlarda kendi dizilerimizi çekebilmemiz çok da uzak görünmüyor bence.

Mesela bu alanda içeriği mesajlarla dolu bir Emir Karatay’ın dizisi çekilse. Gençlere ve ailelere ilham olsa.

Mevlana’nın müridi Hüsameddin Çelebi ile ilgili, Sultan Kılıçarslan’la ilgili, Alaaddin Keykubad’la ilgili, Şems ile ilgili diziler de hiç fena olmazdı.

Hem tarihimiz hem de kültürümüz dolu dolu işlense biz de bu dizileri basında duyursak onlarla ilgili mücadelemizi sürdürsek ne kadar hoş olur değil mi?

Burada son bir dipnot geçmek istiyorum. 30 Ekim itibariyle çıkan yönetmelik sayesinde sigara alkol gibi kötü alışkanlıkların, sinema ve tiyatrolarda da gösterimi yasaklandı. Yani artık bu tür sahneler televizyonda olduğu gibi tiyatro ve sinemada da gösterilemeyecek.

Bu tür hassasiyetleri içerik üreten dizi sektörü sakinlerinden de bekliyorum.

Böyle bir atılım olursa en büyük takipçisi ve destekçisi olacağımdan da eminim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi