Nasipsize bu hizmet nasip olmaz
Geçtiğimiz Cumartesi günü Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “medeniyetimizin derin hafızası” olarak tanımladığı 44 ciltlik İslam Ansiklopedisi’nin tamamlanması münasebetiyle düzenlenen ödül törenine katıldı ve bu eserin vücuda getirilmesinde büyük emekleri olan İslam âlimlerine ödüllerini verdi.
İslam dini, insanın dünyasını imar eden ve ukbasını kazandıran disiplindir.
Bu dine hizmet eden dava insanlarının bir bir anıldı ismi ve hizmetlerine karşılık biçmek zor olsa da Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı tarafından ödülleri verildi.
Sayın Başbakanın, ödül törenindeki, “Bu medeniyet, âlim müsveddelerini reddetmiştir” ve “İlmi, iktidar vâsıtası olarak görenleri bu medeniyet affetmeyecektir” şeklindeki ifadeleri salondan büyük alkış aldı. Ekranları başında bu konuşmayı dinleyen insanlardaki duygu kabarmasını tahmin bile edemiyorum.
Cemiyet sevdalısı âlim insanlar bir bir çağrıldı iftihar tablosuna:
Prof. Dr. Hayrettin Karaman
Prof. Dr. Bekir Topaloğlu
Prof. Dr. Ahmet Topaloğlu
Dr. Tayyar Altıkulaç
Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu
Prof. Dr. İsmail Erol Erünsal
Prof. Dr. Süleyman Ateş
Prof. Dr. Mehmet Sait Hatipoğlu
Prof. Dr. Mustafa Sait Yazıcıoğlu
Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın
Prof. Dr. Halis Ayhan
Prof. Dr. Azmi Özcan
…
Yerimiz 2 bin âlim insanın ismini anmaya yetmez. Allah hepsinden râzı olsun ve ukbada bayram etsinler İnşaallah.
Evet, nasip işte böyle bir şey ve nasipli insanlar cemiyetlerini imar etmeye devam ediyorlar. Milletin gönlündeki yerlerini sağlamlaştırıyorlar mütemâdiyen.
Gözünüz, bu büyük hakiki hizmetkârlar listesinde, “hizmet” kavramını kendisine bende edinmiş birini ya da birilerini arıyor olabilir.
Boşuna yormayın kendinizi, bulamazsınız.
Onların hizmetlerinin neye hizmet ettiğini, Türkiye’miz öğrendi evelallah. Kanaatimce bu da ayrı bir nasiptir Türk milleti için.
Samimi insanların halisane niyetlerinden faydalanmak dururken,
150 milyar dolarlık bir eğitim pazarından pay alma mücadelesi dururken,
Milyonu aşan tirajlardan(!) reklam pastasının bıçak sahibi olma niyetleri dururken,
Nice emeklerle annenin babanın kazandığı paradan dershane ücretini gasp etme niyetleri dururken,
Uganda’dan Mozambik’e, enerjiden ananasa ihâleler dururken,
Devletin karar mercilerinde makam ve mevkileri kapıp, bu devletin sırlarını ifşa etmek dururken,
Başbakanın sır küpünü sırtından vurma sevdası dururken,
Nereden çıkardınız bir cemiyetin dünyasını imar edecek ve ukbasını kazandıracak bir İslam Ansiklopedisi yazmayı?
Çekilir çile mi kardeşim bu?
Yazık olmuş 30 yılınıza! 44 ciltlik bir kitaba 30 yıl verilir mi hiç?
Malum camianın samimi ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum insanları elbette bu soruları sormazlar ve sormayacaklardır.
Yaşadığımız günler geride şunu bırakmıştır:
Hizmet kavramını öne alarak 40 yıl önce yola çıkan bir anlayış, 40 gün içinde bütün emeklerini ve samimi gönülleri heba etmiştir.
Bu anlayış, kara niyetlerini tahakkuk ettirmeye fırsat bulamamıştır. Bu milletin lideri, İslam âlimlerinin 30 yılını vererek Din-i Mübin-i İslam’ı daha iyi anlayabilmek için ortaya koydukları niyet ve emeklerini ödüllendirmektedir.
Şunu da ifade edelim: Sayın Başbakanın ödülleri, ödülden öte, bir ahde vefânın tezâhürüdür.
Kara niyetlerin tahakkuku durumunda, İslam âlimlerine vefa gösteren bir Başbakan şu an olmayabilirdi. Bunu da unutmamak lazım.
Şimdi daha iyi anlıyoruz, mâlum câmianın Diyanet İşleri Başkanlığı’nda neden kadrolaşmadığını. Neye hizmet edecekler ki, bu Başkanlık bünyesinde?
Enerji yok, para yok, ananas yok, dershane yok, kaset yok, ihânet yok…
Nasipsize, din hizmeti nasip olmuyor.