Nasihatler Risalesi
13.yy’ın ünlü tekke şairi Yunus Emre’yi hemen hepimiz biliriz. Saf arı duru Türkçemizle şiirlerini kaleme alan yüzyıllardır anageldiğimiz bir şairdir, bir büyük Allah dostudur.
Bugün sizlere içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemde biraz olsun ferahlamak ve gönül yorgunluklarımızı dinlendirmek adına, üstadın “Risaletün Nushiyye” adındaki eserinden bir demet beyit alıntılayıp, kısa açıklamalarına yer vereceğiz.
Risaletün Nushiyye, nasihatlar risalesi anlamına gelmektedir. Aruz ölçüsüyle, mesnevi türünde kaleme alınmış, alegorik tarzda yazılmış bir eserdir. Nasihatname türü eserlerin Anadolu’daki ilk örneğidir. Döneminde bilhassa Farsça, şiir dili olduğu halde onun bu eseri ‘Eski Türkiye Türkçesi’ adı verilen 13.yy.Türkiye Türkçesi ile yazılmıştır. Elbette içinde yer yer Arapça Farsça kelimelere rastlanır ancak bu onun İslamcı bir şair olmasından kaynaklanır. Bu kelimeleri de fonetik olarak Türkçe ’ye uydurarak yazar ve söyler. Böylece muhatapların metni anlamasını kolaylaştırır.
Şimdi beyitlere geçelim. Kulak verelim Yunus neler söyler:
Bu muhtasâr cihân iki cihânca
Dükeli bakarısan yüz bin anca
(Bu kısa dünya hayatı dünya ve ahiret hayatını düzenleyecek kadardır. Eğer hep dünya hayatına bakar ona çok bağlanırsan, sana çok uzun gelir.)
Azîm cihân durur gönül cihânı
Seni izlerisen bulasın anı
(En büyük dünya gönül dünyasıdır. Eğer sen seni kendini izler onun bilinmeyenlerini öğrenirsen o gönül dünyasını bulursun.)
Ko nefsün dileğin cân beslerisen
Yirin nûr cân sözini eslerisen
(Eğer bedeninde can taşıyorsan nefsin isteklerine uyma. Eğer can’ın sözünü dinlersen yerin nur olur.)
Neyi severisen îmânın oldur
Nice sevmeyesin sultânın oldur
(Sen gönülden neyi seversen senin imanın odur. Nasıl sevmeyesin ki senin sultanın sana hükmeden odur.)
Sevündür bil seni senden ileden
Ne severisen ol yanaya yiden
(Şunu bil ki; seni senden, kendinden uzaklaştıran nereye derse o tarafa götüren senin sevdiğine karşı olan bağlılığındır.)
Ki sevdügünden öte menzülün yok
Asıl ma’ni budur söz keleci yok
(Sevdiğinden öte varacağın yer yoktur. Asıl anlamlı söz budur. Bu yüzden bu konuda daha fazla söze gerek yoktur.)
Bu yolda da’vi sağmaz ma’nî gerek
Neyi kim severisen anı gerek
(Bu yolda benlik iddiasının kendini savunmanın yeri yoktur. Bu yolda her şeyin özü olan mana gereklidir. Sen neyi seversen sana o gereklidir.)
Eger dinlerisen haber vireyin
Akıl câsûsı ne dir göstereyin
(Eğer dinlerseniz ben size aklın casusunun getirdiği haberi vereyim. Haberci neler demiş size anlataym.)
Kanâ’at geld’oturdı tahtı aldı
Harâmîler hemân yollarda kaldı
(Tokgözlülük açgözlülüğün askerlerini kovup gönül ülkesinin tahtına oturunca yol kesen eşkıyalar hep yollarda kaldılar.)
Tururlar tag başında yol ururlar
Komazlar yolcıyı yolda tururlar.
(Her şeylerini kaybedince dağ başlarına çekildiler. Burada yol kesmeye başladılar. Onlar gelen yolcuların yollarını keserler.)
Kibir dirler ana bilürler anı
İmânsuz kalısar ol âsi cânı
(Gelelim kibre. Ona kendini beğenmişlik derler. Onu herkes bilir. Ona uyup büyüklenerek yaşayanlar imansız olarak can verirler)
Niçe tahta binenler yire düşti
Nice benim diyene sinek üşdi
(Nice tahta çıkan pek çok hükümdar kibirlerinden dolayı tahtlarını kaybettiler. Nice “benim!” diyenlerin öldüklerinde ölüleri koktu da üzerlerine sinekler üşüştü.)
Sana uğratma kibrün endişesin
Uyarsan kibre ırağa düşesin
(Sakın kendini beğenmişliği yanına yaklaştırma. Ona uyarsan onun emrine gireceğinden Allah’tan ve kullarından uzağa düşersin)
Irak düşenlerün îmânı yokdur
Meger sûretlerinde cânı yokdur
(Allah’a uzak düşenlerin imanı yoktur. Zira onların vücutlarında canı yoktur. Canlı gezerler ama aslında ölüdürler)
Kibir ve açgözlülükten uzak, Hakk’a aşık olan Yunusça hayırlı bir ömür sürenlerden ve dirilerden olabilme duasıyla…