Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Müslüman bayramından demokrasi bayramına

Müslüman bayramından demokrasi bayramına

Müslüman topraklarındaki en önemli sevinçlerimizdir bayramlarımız. Sevinmek ve sevindirmek için bir fırsattır.

Ramazan ayı oruç ile buluşturur Müslümanları; şevval ayı bayram ile coşturur otuza sabredenleri.

Oruç üç olsa bayramın tadı olmaz; otuzdan çok olsa bayrama vakit kalmaz. Otuzun hikmetine ram olmak gerek.

Bayramlar anlamını yitirmemeli şartlar ne kadar zor olsa da; zorda olan Müslümanları hayata bağlayan ince bir zar olsa da.

Sevinebilecek olanlar bayramlara sahip çıkmazsa, şu an sevinemeyenleri bekleyen bayramlar kalmayacaktır.

Hulasa; bayramlara sahip çıkmak zorundayız.

Din-i Mübin-i İslam’a tabi olanların bayramlarının yanı sıra, devletin tebası olanların da bayramları vardır.

Devlet din kadar cömert olmasa da, en az dört yılda bir demokrasi bayramlarını kutluyoruz tebaa olarak.

Seçimler demokrasinin bayramları, bayram günleridir.

Bu bayram günlerinde elimizde şekerler, cebimizde harçlıklar çoğalmasa da; seçmen kâğıtları lunaparka giriş biletlerimiz, sandıklarsa lunaparktaki en çok sevdiğimiz oyun araçlarıdır.

Giriş biletlerine sahip çıkmak zorundayız. Bu biletlerin elimizden alındığı dönemlerde yaşananları anlatmak için, yaşanmamış bir ömür gerekir.

Müslümanlar olarak din bayramını geride bıraktık ve tebaa olarak demokrasi bayramına hazırlanıyoruz.

Allah bizi nice bayramlara kavuştursun.

Demokrasi bayramını kutlayacak bir tebaa olarak, elimdeki giriş biletini lunaparktaki en güzel araçlardan olan sandık için kullanacağım ve iradesine ket vurulmuş seçmenlerden biri olmayacağım.

Sandıktan elime geleni değil, sandıktan gönlümde olanı seçeceğim.

Bana dayatılanı değil, dayandığım birini seçeceğim.

Önümüzdeki demokrasi bayramı, temsili demokrasinin bir adım öteye taşınmış şeklidir ve devletin başına geçecek olan insanı, bizzat kendi oyumla seçeceğim.

Vekâletimi verdiğim değil, vekâletimi alan vekilleri devre dışı bırakarak bir seçim yapacağım.

Seçeceğim insan da bellidir.

Üzüldüğüm nokta şudur ki; yıllarını bir partiye vermiş, ümitlerini o davada yeşertmiş insanların ellerindeki giriş biletlerini lunaparka giriş için kullanamayacak olmalarıdır.

Bayramını kutlayacak insanın eline tutuşturulan bilet, bir çıkmaz sokağın bilinmezliğine açılan kapıdır ve bir partiye gönül vermiş seçmene yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Bugüne kadar gönül verdiği davası ile uzaktan yakından alakası olmayan birine oy vermek zorunda bırakılan partili için, bu durum vefasızlığın ötesinde bir ihânettir.

Gönül verdiğiniz davanızın temsilcilerinin verdiği dayanaktan yoksun karar sizin kararınız olmak zorunda ve bunun adı demokrasi olamaz, demokratik hak olamaz.

Partili seçmen, gönül verdiği davasının içinden yetişen birilerini seçmek ister. Elindeki demokrasi biletini, tam bir demokrasi bayramında kullanmak ister.

Bayram da budur.

Bayram yerine buyruğa mahkûm edilen insanların tâlihsizliğini anlatmaya sözler yetmez.

“Bayrama buyrun, buyruğumuza bağlı kalın, sizin kafanız çalışmaz, siz bilmezsiniz.”

Olan budur.

Milletvekillerinin belirlenmesinde de aynı ikilemin varlığından söz edenimiz olabilir ve halıdırlar da.

Burada en azından parti teşkilatı devrededir ve delegelerin de ne dediği sorgulanmaktadır. En azından bir ön seçim oyunu oynanmaktadır.

Önümüzdeki seçimde, bazı partilere mensup seçmenler için bir demokrasi bayramından söz etmeye imkân bulunmamaktadır. Kendi içinden yetiştirdikleri insanları kitlelerin önüne çıkarma cesareti sergileyemeyen partiler, varlık sebeplerini bir kez daha sorgulasınlar ve ona göre seçmenlerinin karşısına çıksınlar.

Bayram kutlamaya gelmiş insanları bir buhrana mahkûm etmesinler.

Daha gerçek demokrasi bayramlarını yaşayabilmek temennisiyle…

Duânızı eksik etmeyin efendim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi