MEVLANA’YI KORUMA TÖRENLERİ
‘Konya Erdoğan ve Davutoğlu’nun hızına yetişemiyor’ sözü yanlış anlaşıldı sanıyorum…
Mevlana’yı karşılama törenlerindeki ‘siyah takım elbiseli, siyah güneş gözlüklü, kulaklarında telsiz olan, şeritli bölüme geçme cesaretini gösterebilen basın mensuplarına ısrarla kimlik, ikametgah! Sağlık raporu! soran’ tipleri görünce böyle bir ışık yandı bende…
Protokol bölümüne gözlerimi ovuşturup ovuşturup yeniden baktım, atladığımız bir bakan bir yabancı ülke Devlet Başkanı falan var mı diye?
Yoktu…
Hüsn-ü zan eyledik, bunca koruma protokoldeki bir istihbaratçı için olabilir, ondan tanıyamadık deyip avuttuk kendimizi…
Olsun hız’a yetişmek için buda bir başlangıç olabilir, düşüncesi de sevindirdi beni biraz hatta...
Ama Mevlana’yı karşılama törenlerinde olmayaydı, iyiydi…
…
………. ? MERKEZİ
İtiraf edeyim, çömez gazeteciyim ya pek anlamıyorum ben bu işleri!
Bilim Merkezi, Bilim festivali falan deyince ben, içeride müthiş icatların yapıldığı, İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırmalar Enstitüsünün ‘Tanrı parçacığını’ bulma adına oluşturmaya çalıştığı kara delik misali çalışmaların olduğu, hiç kimsenin giremediği kilitli odalarında uzayda buğday yada şeker pancarının nasıl yetiştirileceğine dair deneylerin falan yapıldığı bir yer tahayyül ederken; hatta, eline cımbız alıp atomu parçalamaya çalışan tiplerin, hatta izafiyet teorisi nedir ağabey diye sorduğumuzda ‘sevdiğin insanın yanında geçirdiğin 5 dakikayla, dişçi koltuğunda geçirdiğin 5 dakika aynı değildir’ örneğiyle yanıt veren karikatüristlerin olabileceği bir yer bile yetecekken, Uzay mekiği fotoğrafına duman verilip bir gizem oluşturulmaya çalışılmasını ve gösterilerde keloğlan, huysuz, uzun, bilge can dedenin sahne aldığını görünce insan, Bilim Merkezine mi Film Merkezine mi geldiğini pek anlayamıyor haliyle…
Şaka bir tarafa yapılan bu çalışmalar, olması gereken, konsepte uygun şeylerdir belki…
Yani bunlar yapılsın diye inşa edilmiştir belki o koca bina…
Sıkıntı, benim beklentilerimin yüksek olması da olabilir yani… Yada isimde bir sıkıntı var…
…
YENİ ‘YENİ HABER’
Hafta sonu Yeni Haber çalışanları için diğer tüm günlerden daha bir anlamlı geçti. Bu tip girişlerde genel de ‘aile’ kavramı kullanılır ancak biz aileden de öteyiz. O nedenle kullanmaya gerek görmedim! ‘Ne yapıyoruz’ ‘ Nasıl yapıyoruz’ gibi konuları tüm ekibimizle birlikte yeniden gözden geçirme fırsatı bulduk. Özellikle de ‘Türkiye’nin yeniden inşasında, Medeniyetimiz yeniden dirilişinde’ Yeni Haber Gazetesinin bugüne kadar oynadığı ve bundan sonra oynaması gereken rol konusunda yapılan konuşmaları ve ortaya atılan fikirleri, siyasetçilerin, sosyologların ve tüm düşünce kuruluşlarının özellikle haberdar olmasında büyük faydalar var…
Ben de bildiğim gerçeğin haklılığını bir kez daha gördüm;
Lokman Koyuncuoğlu’nun takım kaptanlığında, Siyasal ve Sosyal vakıalarda Prof. Dr. Önder Kutlu’nun, Hukuk sistemimizin içinde bulunduğu çıkmaz ve çıkış yollarıyla Murat Güçlü’nün, özellikle Ortadoğu ve tüm Uluslararası ilişkilerde Yard. Doç. Dr. Yusuf Sayın’ın, Halkla ilişkiler ve Reklamda Sedat Dönmez’in, Konya’nın Sorunlarıyla Ömer İnal’ın, Aile ve Toplumda Gökhan Kırlangıç’ın, Sosyal olaylarda Yıldıray Altun’un ve Oktay Aksu’nun, Ülkenin en önemli sorunlarının başlangıcı Yakın tarihteki uzmanlığıyla
Doç. Dr. Ömer Akdağ’ın, Ekonomide Doç. Dr. Fatih Mehmet Öcal’ın, En büyük yaramız eğitim de Hasan Mutluoğlu’nun, Derin kulis bilgileriyle Murat Can’ın, Çözüm ve Barış sürecindeki çözüm ve barış önerileriyle Ramazan Yaşar’ın, aramızda siyasette ki en önemli ismimiz Ali Kaya’nın, dünyaya farklı bir bakış açısıyla
Hakan Bahçeci’nin, hukuk sisteminin handikapları ve HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı denkleminde Özkan Öztürk’ün, nokta atışı tespitleriyle Sait Bulut’un, Sokağın nabzını tutmada İsmail Poçan ve Merve Ateş’in, Konyaspor fanatikliğinde Hüseyin Koyuncuoğlu ve İsmail Koç’un, Sanat ve Görsellikte ki ustalıklarıyla Hatice Bilgin ve Selçuk Özkan’ın, paralarımızı tahsil ettiği için “baba” mesafesindeki Betül Erdil’in, dijital savaşçılarımız Samet Dirican ve Yusuf Karakaş’ın, kurumun ve kurumda çalışan herkesin derdini sırtlanan Ahmet Ergan’ın sadece gazetenin daha iyi olması için değil “ TÜRKİYENİN YENİDEN İNŞAASINDA” da aslında ne denli büyük bir görev üstlendiklerini yeniden fark ettim,mesela...
Ara sıra böyle organizasyonlarla bunu bana hatırlamalarında fayda var… Her birine ayrı ayrı teşekkürler…