Merkezi ezan sistemi devam etmeli
Koronavirüs süreci pek çok şeyi değiştirdiği gibi dini yaşantımızda da önemli etkileri oldu. Teravih, Cuma Namazı ve cemaatle namaz kılma konusu da bu değişikliklerin en başında geliyor.
23 Mart tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı, almış olduğu bir kararla, 81 ilde bütün camilerde yatsı ezanından sonra ortak bir dua metni, akabinde de Tekbir ve Salavat-ı Şerife ile yapılan bir dua uygulaması başlattı.
2014 yılında sonlandırılan "Merkezi Ezan Sistemi”Koronavirüs salgını nedeniyle camilerde yapılan bu duaların daha iyi anlaşılması için tekrar aktif hale getirildi.Yine gün içinde de merkezi ezan sistemi aracılığıyla, vatandaşlara evde kalmaları yönünde çeşitli uyarılar ve öğütler veriliyor.
Düşünce ve uygulama oldukça isabetli ve doğru karardı.
Merkezi ezan uygulamasının bundan sonraki süreçte de devam etmesini doğru buluyorum. Kimileri, merkezi ezan uygulamasının cami görevlilerimizi ve müzezzinleri tembelleştirdiğini söylüyor.Doğrudur, haklı olabilirler.
Ama kıraat konusunda yetersiz olan din gönüllülerimizi ne yapacağız, onu iyi belirlemek lazım. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı her camiye güzel sesli bir müezzin gönderecekse bilemem. Bazen bazı camilerde öyle güzel ezanlar duyuyorum ki, hiç bitmesin istiyorum. Allah affetsin, bazı din görevlilerimiz ise hiç güzel ezan okumuyor.
Hiç olmazsa en azından sabah ve yatsı ezanları bundan sonraki süreçte merkezi sistemle okunabilir. Çünkü insanların en can kulağıyla dinlediği ezanlar o vakitlerdir.
Hepimiz gün içinde bir koşturmaca içerisindeyiz. Hayatın gürültüsü çok fazla. Gün içinde ezan sesini duyuyoruz ama ezana hak ettiği şekilde kulak veremiyoruz. Sabah ve yatsı saatleri ise hepimizin evde istirahat ettiği, hayatın durduğu, sessizliğin hakim olduğu saatler. O yüzden en azından ezana en fazla kulak verdiğimiz bu saatlerde güzel ezan okunsun.
Son günlerde gündeme gelen bir konuya daha değinmem lazım.
Müslüman bir ülkede yaşadığımızı söylüyoruz ama minarelerden Tekbir ve Salavat-ı Şerife getirilmesinden rahatsız olan habis bir kitlenin sesi çok daha gür çıkıyor.Bu kitlenin yapmış olduğu şikayetler, sosyal medyadaki paylaşımları, bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’na geri adım attırmamalı.Diyanet bu konuda taviz vermeden dik durmalı.
Zira hangi yetkiliye sorsak; "Konuyla ilgili yoğun şikayetler geliyor” diye bilgi veriyorlar.
NEYLEYİM VAKTİNDEN SONRA GELEN AÇIKLAMAYI?
Geçtiğimiz gün, Konya'da Pazar akşamı 18:00-24:00 saatlerinde ekmek üretim ve satışının durdurulacağı yönünde bir bilgi düştü gündeme. Haberi yapan arkadaşımız hepimizin bildiği samimi bir kardeşimiz. Konya Fırıncılar Odası Başkanı Vedat Honça’dan aldığı bilgiyi haberinde kamuoyuyla paylaştı. Bizler de ona güvenerek konuyu sosyal medyada paylaştık.
Karara gerekçe olarak; vatandaşların fırınlarda sosyal mesafe kurallarına uymadığı, tüm uyarı ve ikazları dikkate almadığı için böyle bir karar alındığı söyleniyordu.
Aslında gerekçe doğruydu, ben de öyle gözlemledim kaç gündür. Gerçekten de fırınlarda sosyal mesafe kuralına uyulmuyor!
Her neyse, hepimizin sosyal medyada paylaştığı bu bilgi, ben bu yazıyı yazdığım saatlerde Pazar öğleden sonra Konya Valiliği tarafından yalanlandı. Konya Valiliğinden Pazar günü yapılan açıklamada, Ramazan ayı süresince iftar vaktinden sadece 2 saat öncesinden üretime ara verilecek olup, ekmek ve pide satışlarının durdurulması söz konusu olmadığı belirtildi.
Haberi yapan arkadaşımız da sosyal medyadan bir açıklama yaparak olayın iç yüzünü anlattı. Bilgiyi önce Fırıncılar Odası Vedat Honça veriyor, daha sonra ertesi gün de arayarak konunun yanlış anlaşıldığını ve haberin kaldırılması gerektiğini söylüyor.
Burada en suçsuz olan haberi yapan arkadaşımız. Sanırım bu mesele de tıpkı İçişleri Bakanlığının sokağa çıkma yasağını açıklayıp 1 saat sonra genelgenin detayını verip nerelerin açık kalacağını duyurması gibi oldu.Vatandaşları yanlış düşünce ve paniğe sevk eden ortam maalesef resmi bir açıklamanın yapılmamasından kaynaklanıyor.
Bir gazeteci olarak sormak görevimiz. Bu gibi konulara hızlı refleks verecek kimse yok mu Konya Valiliği’nde?
Madem olay bir yanlış anlaşılmadan ibaretti, neden sıcağı sıcağına değil de 18 saat sonra açıklama yapıyorsunuz?